Kayıtlar

Mayıs, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Frekansların Dansı

Resim
Düşünce ve duygularımız bedenimizin çevresinde manyetik bir alan oluşturur ve biz bu manyetik alan vasıtasıyla benzer enerjileri çekerken bizimle aynı titreşimde olmayan enerjileri iteriz. Bu durumu kozmik iplikler vasıtasıyla birbirimize bağlı olduğumuz enerjetik bir dansa benzetebilirsiniz. Her bedenin aurası dolayısıyla bir rengi vardır ve aynı renkler bir araya gelirken farklı renkler ayrılır. Hiç durmaksızın ANda her şey yaydığımız renge göre yeniden şekillenir. Üstelik bu eşleşme uyku esnasında da devam eder. Hayatın dinamik bir ritmi vardır ve her parçacık birbiri ile rezonedir yani birbirine bağlıdır ve birbirini etkiler.   Bu gerçeklikte frekansımızı ve rengimizi belirleyen düşünce ve duygularımız sonucu kalbimizden yayılan HİStir. İşte bu yüzden tüm kadim öğretilerde ve İlahi dinlerde KALP SESİ vurgulanır ve ısrarla sevgi dolu olmamız istenir çünkü kalbimiz arındıkça beyin dalgalarımız değişir ve yüksek titreşimli alanlara uyumlanırız. İyi niyetli insanların hikayesi...

Şamanizm ve Türk Mitolojisi

Resim
Türk mitolojisinde yaradılış hikayesi; ilksel deniz ile başlar; " Dünya bir deniz idi, ne gök vardı ne bir yer Uçsuz bucaksız sonsuz sular içreydi her yer."  Tanrı Ülgen gökyüzünde uçmaktadır ve konacak hiç bir yer yoktur. Ülgen'e seslenerek ne yapması gerektiğini söyleyen ve onu yönlendiren ilahi bir gücün olduğu vurgulanır. Bu sırada bir ses duyulur:  " Tut önündeki şeyi hemen yakala" der.  Bunun üzerine Ülgen denizden bir taş çıkarır ve üstüne çıkar. Bu ses suyun içinde yaşayan yaratıcı Ak Ana' dır. Ülgen Ak Ana' ya Dünyayı yaratmak istediğini söyler ve Ak Ana' nın öğüdü inancın gücünü vurgular. "Yaratmak istiyorsan Ülgen,  yaratıcı olarak şu kutlu sözü öğren,  de ki ‘yaptım oldu’,  başka bir şey söyleme...  Hele yaratırken,  ‘yaptım olmadı’ deme..." Ve Ülgen ' yaratılsın' diyerek söz ile yaratıma başlar. Yani 'ol der ve olur'. Burada kullandığımız sözcüklerin büyülü olduğu vurgulanır. Tanrının tek sözü ile yer, gök, dağ...

Bilim ve Din Birleşiyor mu?

Resim
Kadim bilgelikle günümüz bilimi özellikle Kuantum Fiziği arasında bir köprü kurmaya başladık ki bu 'din ve bilim birleşiyor mu?' sorusunu da akıllara getirdi. Dan Brown; "Bilim ile din rakip değildir. Onlar aynı hikayeyi anlatmaya çalışan farklı dillerdir. Bu dünyada ikisine de yer var” der. Böyle bir bakış açısı derin anlamı ve anlamlı bütünlüğü görmemizi sağlar; gerçekliği enerji ve madde ile sınırlamaz uzay- zamanı da kapsayacak bir görüş açısı elde ederiz. Evrenimizin varlığını uzay ve zaman ile birleştirdiğimizde din ve bilim arasında anlamlı bir ilişki kurulur. Bu ilişki bilincin anlamını kavramamızı da sağlar. Madde ve enerji ile ilgili açıklamaları uzay ve zaman ile birleştirebilirsek karmaşa ortadan kalkar. Böyle bir bakış açısı çok boyutlu yapımızın evrensel bir gerçeklik olduğunu gösterir. Gerçeklik; bilinçtir, bilinç; gerçekliktir.   Bilinçlilik hali ile bilgeleşir, bilgelik sonucu güçlenir ve gücümüzü sevgi ile harmanlayarak dengelenebilirsek; hem dinlerdeki b...

Bilinçlilik

Resim
Kalbimizin manyetik alanı ve zekası vardır. Kalp zekamızı kullanarak zihinsel ve duygusal olarak dengelenebiliriz. Dengelenme sonucu frekansımız yükselir ve bilinçli olarak farklı seçenekleri deneyimlemeye başlarız.  Fiziksel deneyimi yaratan ve ölümsüz olan BİLİNÇ; enerji ve maddenin arkasındaki temel güçtür.  Her birimizden yayılan enerji kolektif bilinci şekillendirir. Ortak bir niyet doğrultusunda bir araya geldiğimizde kolektif bilinç ahenkle titreşmeye başlar ve bu titreşim sonucu oluşan dalga boyları bizleri evrendeki uyumlu manyetik alanlar ile eşleştirir. Olumlu niyetlerimiz sonucu oluşan manyetik alanlar ortak bilinci yükseltir ve yükselişi tetikler. Bu yükseliş negatif alandan çıkış yapmamızı ve daha pozitif bir dünyayı yapılandırmamızı sağlar. Her şey birbirine bağlıdır ve birbirini etkiler. Bireysel değil toplumsal düşünmeliyiz.  Holografik bir evrende yaşıyoruz ve hologram her parçanın özünde bütünün bilgisinin bulunması ve her şeyin birbiriyle bağlantı hali...