MU KOZMİK DİAGRAMI


Güneş sistemi ile bir bütünüz ve atalarımızın genetik mirasını taşıyoruz bu miras daire ile kodlanmıştır. Daire içinde nokta iradenin, ilahi merkezin ve güneşin sembolüdür. Güneş KÛN sesiyle bir nabız gibi atar. Nasa'nın yayınladığı güneşin ses kayıtlarını dinlediğinizde KÛN sesisini duyabilirsiniz. KÛN FE YEKÛN...( ol der ve olur)

Uygur Türkleri bu sembolü HİLAL ile birlikte kullanmıştır. Uygurlarda AY ve KÛN TENGRİ  olarak kullanılmıştır. Uygur Türklerinde kağanlar tahta çıktıklarında Ay ve Güneşten kut alırlardı. Güneşin yaratıcı gücüne saygı gösterilmesinin sembolü olan sabah güneşi selamlama ritüelinin kökeni Orta Asya' ya uzanır ve yeni bir hayatın başlangıcı olarak kabul edilir. 

MU inanışında İLAH; güneştir ve RA-MU ise güneşin yeryüzündeki temsilcisidir. Yani GÜNEŞİN OĞLU. Uygur Türkü oldukları düşünülen Sabiilerde de evreni yöneten ruhların başı; YÜCE RUH- IŞIĞIN EFENDİSİ anlamına gelen RA-MU' dur. 

Plaiedes DNA sı Sirius tarafından MU ya aktarılmıştır. Güneş imparatorluğunun sakinleri olan MU BİLGELERİ (MU akıl ile sezgiyi birleştirebilen bütünsel beynin sembolüdür) doğuştan kozmik bağa sahiptirler. Bu bağlantı sayesinde bilgi alır ve aktarırlar. Dünyada kadim köklerini hiç unutmadan derin bağlantılarını kaybetmeden dosdoğru bir yol üzerinde yürürken merkezlerinde kalmayı başarırlar. Gezegenin enerjisini yükseltmek için gelen kozmik üstatlardır. Bilge ve yaşlı ruhlardır. Yüzlerce enkarnasyondan geçen MU BİLGELERİ değişime katkı olmak, gezegeni iyileştirmek için bu zamanda burada. Kadim bilgeliğe sahipler ve bunu kalplerinde derin bir şekilde hissediyorlar. Bu yazıya çekilmenin bir anlamı var; Sor kalbine, o söyleyecek yaşını ve yaşadıklarını, ruhunun ritmine ayak uydur; eski SEN çözüldü şimdi yeni SENe şahit olma vakti geldi...

Yaşdığımız acı ve zorluklar gerçek amacımızı keşfetmemizi sağladı. ÖZümüzün derinliklerinden gelen çağrı bizi en yüksek zaman çizgimize yönlendirdi. Zincirlerimizi kırdığımızda gücümüzü geri aldık. Bize hizmet etmeyen her ne varsa bıraktığımızda eski benliğimiz çözüldü ve dönüşüm başladı. Kelebek kozadan çıktı.

Yeni Benliği Kucaklamak; cesaret, köklerle bağlantı ve sarsılmaz bir inanç gerektirir. Geliştikçe manevi köklerimizi hatırlarız. Önce ÖZümüzü kapatan örtüleri kaldırmalı sonra ruhumuzu ilim ve bilimle besleyerek aşk ateşinde harlamalıyız ki yaydığımız ışık rehberimiz olsun...

Plaiedes takım yıldızı ile bağlantılı olduğu düşünülen MU'nun evrensel evinden gelen 7 kız olduğu söylenir. MU kolonileri de Güneş kızları olarak adlandırılır. Mısır, Sudan, Tibet, Peru, Atlantis ve çevresindeki merkezler MU nun kolonileridir. Bu merkezler Hakikat ilminin anlatıldığı bilim yuvalarıdır. MU nun bilgisini aktaran bu merkezler halen aktiftir. 

Yaratılış mitlerinde geçen; Hayat Ağacı, Kozmik Yılan, evrenin yüce yaratıcısı ve mimarını simgeleyen pergel ve gönye MU Bilgeliği ile bağlantılıdır ve Masonlardan binlerce yıl önce Orta Asya’da kullanılmış simgelerdir.

AB-I HAYAT denilen ölümsüzlük suyunun kaynağının altında KOZMİK YILAN bulunur ve HAYAT AĞACINI şekillendirir.

Göbeklitepe' de bulunun ve DNA mızdaki BASE lere benzeyen T sütunlar MU da dirilişin simgesiydi. KUŞ SEMBOLÜ YARATICININ SEMBOLÜDÜR. Kuş ve Yılan ikiliği sık sık karşımıza çıkar. Kuş; Güneş ve ateş ile, Yılan ise; Ay ve su ile ilişkilendirilir.

Türklere ait ikonografik sanat eserlerinde Hayat ağacının köklerinde Ejderha-Yılan ve tepesindeki dallarda Güneş kuşu olan Kartala rastlarız. 7 başlı Ejderhanın ağzından çıkan hayat ağacı ve dallarında bekleyen RUH KUŞLARI... TEK TANRI İNANCINA DAYANAN UYGUR dininin sembolü; KUŞ GÖZÜDÜR...

Yaratılış söylencesi ile ilgili 70 000 rakamının da MU dan geldiğini düşünüyorum. 

Davut Yıldızı ya da Süleyman Mührü olarak bilinen 6 köşeli yıldız her ne kadar Musevilik ile ilişkilendirilmiş olsa da Türklere aittir. Hun’lar tarafından kullanılmıştır.

Mu Kozmik Diagramı yaratılışın simgesel anlatımıdır. En dışta GÜNEŞ  ÇİÇEĞİ  olarak adlandırılan GÜNEŞ ROZETİ bulunur ve 12 dilimlidir. Güneşin 1 yıllık dolanım süresinin ve 12 takımyıldızın sembolüdür. ALTI KÖŞELİ YILDIZ; aşağı ve yukarı bakan iki üçgenden oluşur. Eril ve dişil, su ve ateş, aydınlık ve karanlık gibi zıtlıkların sembolüdür. (Kutupluluk ilkesini iyi anlayabilirsek evreni, evrendeki konumumuzu ve kendimizi daha iyi kavrarız.) Yıldızın ortasındaki daire ve nokta sembolü Türk runik harflerindendir. GÜN ve ANT olarak okunur (Amacımız merkezimize dönmektir) Hayatın kaynağı olan GÜNEŞ Tanrının yaratıcı gücünü gösteren bir semboldür. Güneşin altından uzanan DÖRT IŞIK; DÖRT ANA ELEMENT; Hava, Toprak, Su ve Ateş olarak yorumlanmaktadır. 

Kısaca toparlarsak YARATILIŞ; KUTUPLULUK ilkesinin (ikilikler, zıtlıklar) DÖRT KOZMİK GÜÇ ile birleşmesidir.

YouTube Kanalım 


Güneş ışınları geometrik kodlar içerir. Bu kodlar ile Dna mız aktive olur, hafızamızdaki kayıtlar açılır. Varlığımızın özündeki MESİH BİLİNCİ (birlik bilinci) kayıtları aktive ediliyor. İlahi olanı dışarıda aramayalım O içimizde, içimizdeki saflığı ve ışıltıyı aktifleştirelim. SEVGİ ve AYDINLIK yolunda korkusuzca yürüyelim...




Yorumlar

  1. filiz hanım iyi ki varsınız size kalpten sonsuz teşekkür ediyorum muhteşem yazıyorsunuz çok sevgiler❤️

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür , iyiki varsınız

    YanıtlaSil
  3. filiz hanım merhaba element tablosu ile bana göstermek istediğiniz neydi?tüm sistem en küçük birimine kadar dönüşüm halinde olması hiçbirşeyin kaybolmaması mı ama madde yok buradaki bağlantı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyunun yükseliş şifreleri elementlerde gizli😍

      Sil
    2. çok teşekkür ederim size sonsuz minnettarım çok sevgiler🙏

      Sil
    3. filiz hanım❤️nasıl çalışmalıyım element tablosunu nelere dikkat etmeliyim nasıl okumalıyım 💫

      Sil
    4. Elementler kozmik tarihimizi ve kültürel mirasımızı temsil ederler.

      Periyodik tablo sadece bir element listesi değil, evrenin kimyasal evriminin ve elementlerin tarih boyunca nasıl keşfedilip adlandırıldığının bir haritasıdır.

      Periyodik tablo, atom numarasına (çekirdekteki proton sayısı) göre sıralanır ve bu sıralama, elementlerin evrende oluşum sırasını da büyük ölçüde yansıtır. Evrenin başlangıcı ile ilgili ipuçları verirler.

      Hidrojenin atom no: 1, Helyumun Atom No: 2 dir ve her iki element evrenin büyük patlama sonrası ilk dakikalarda oluşurlar dolayısıyla tablonun ilk satırını oluştururlar. Karbon, Oksijen, Azot gibi elementler ise; Hidrojen ve Helyum'un yıldızların merkezindeki nükleer füzyon süreçleri ile birleşmesiyle oluşurlar. *Yaşamın temel yapı taşlarıdırlar*

      Demir bir yıldızın füzyonla üretebileceği en ağır elementtir. Yani bir yıldızın ömrünün sonunu işaret eder. (Demir eksikliği ve kansızlık evrimsel gelişimin yetersizliğinin işaretleridir.)

      Altın ve Uranyum gibi demirden daha ağır elementler; yıldızların süpernova patlaması gibi yüksek enerjili olaylar sırasında hızlı nötron yakalama süreçleriyle oluşurlar ve uzaya dağılırlar. Nadir ve kıymetli oluşları bu yüzdendir. Carl Sagan'ın 'Hepimiz yıldız tozuyuz' sözü evrenin kimyasal zenginleşmesini sağlayan bu olayların bir sonucudur.

      Elementlerin sembolleri ve adları, kimya tarihine, kültürel kökenlere ve keşif süreçlerine dair ipuçları ile doludur. Elementin ne zaman ve nerede bilindiği ile ilgili fikir verirler.

      Aynı gruptaki elementlerin benzer kimyasal özellikleri vardır; metallerden, alkali metallere, alkali metallerden soy gazlara doğru olan gruplar tekamül yolculuğumuzun bir kopyasıdır. Ortak davranışa sahip atomlar bir araya gelerek gruplaşırlar tıpkı bilinç yükselişi ile bir araya gelen insan toplulukları ve aileler gibi...

      Elementlerin Sembolleri ise bambaşka bir konu, bu konuda yazmaya çalışacağım, sevgiler❤️

      Sil
  4. çok sevgiler filiz hanım çok teşekkür ederim🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRK YILDIZI - SEKİZ KÖŞELİ YILDIZ

İKİZ IŞINLAR

Dalga Çökmesi