Kollektif Bilinç



Atomlar arasında sürekli bir enerji alışverişi söz konusudur ve bu durum evrende büyük bir enerji alanı yaratır.

"Sıfır noktası alanı" atomaltı parçalar arasındaki enerji değişimini anlatır. Tüm bu atomaltı parçalar bir tür enerji dansı içindedir. Enerjiyi birbirlerine alıp, verirler. Bu durum sonucu "sanal parçacık" oluşur. Bu enerji alışverişi tüm uzaya yayılır ve devasa bir enerji alanı oluşturur.
Einstein:
" Alan, parçacığı yöneten yegane kuvvettir" der.

Maddenin özelliğini alan belirler.
Biz alanın içinde değiliz, biz alanız. Bu alanla sürekli iletişim halindeyiz. Bu alandan sürekli bilgi çekmekteyiz. Bizler birbirimizle bağlantı halindeyiz ve alanın en uzak noktalarına erişim imkânına sahibiz. Göremediğimiz bu enerji alanının etkisi altındayız.

Bedenlerimiz bu enerji alanı ile bağlantı halindedir. Bedenimiz sürekli biyofoton enerji yayar ve biyolojik kontrol genlerde değil, etkileşim halinde olduğumuz bu alandadır. Bedenimizden yayılan biyofoton, bu alanla dinamik ve uyumlu bir bağlantı kurar.

Güneşten ve dış uzaydan gelen ışınlar iyonesfer tabakasına ulaştığında kırılır ve yaşam başlar. Güneşten veya uzaydan gelen ışınlar iyonesferde kırıldığında; ışık dünyaya döllenir. Yani zaman ve mekan ile sınırlanan ışığın titreşimi düşer ve maddeye dönüşür. Bir yıldız ölür, bir yaşam başlar! 

Algımız geliştikçe gerçekliğimiz değişir. Duygu durumlarımızın forma dönüştüğü bir gerçeklikte yaşıyoruz ve duygularımız ile eşleşen alanlar ile etkileşimde bulunuyoruz. Ancak tüm alanı şekillendiren duygu; sevgidir. Sevgi tüm duygu durumlarının arkasındaki formdur. Yaşadığımız tüm duygusal deneyimler bize sevgiyi öğretmek içindir. An be an fotoğraflar değişir ve bu değişimi hep birlikte gercekleştiririz. Eski resimlere tutunmayı bırakalım ve alanımızı sevginin kucaklayan, şifalandıran, aydınlatan gücüyle yeniden yapılandıralım. Kalbimizde sevgi varsa; kalbimiz Yaradan'ın evidir çünkü Yaradan'ın kalp atışı sevgidir.  

"Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun. Çünkü O bütün sinelerin Öz'ünü bilir. (Mülk Suresi-13)

Gerçekliğimiz zihnimizin bir yansımasıdır. Dünyada yaşanan her şey kollektif bilinç ile ilgilidir ve her birimiz kollektif bilinç ile bağlantıdayız. Bizden giden veriler kollektif bilinçte toplanır ve bize geri yansıtılır. Ektiğimizi biçeriz. 

Seyrettiğimiz olaylar kollektif bilinçaltının yansımasıdır. Düşünür, düşler, inançlarımız yoluyla yayın yapar ve seyrederiz. O halde kendimizi değiştirip, dönüştürmekle başlayalım ve sevginin yolundan ayrılmayalım. Biz değişip dönüştükçe yaşadığımız dünya da değişir. Bireylerin titreşimi kollektif bilinci etkiler.

Şura suresi, 30. Ayet'te: "Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder" demez mi?

Yer ve gök arasındaki denge ve uyum bozulduğunda değişim ve dönüşüme direnen ve düşük titreşimli üçüncü boyut realitesinde kalan kişilerin uyanması için tesirler gönderilir. Her şey bireysellikten kurtulabilmek, ben bilincinden biz bilincine geçebilmek ve sevgiyi yapılandırabilmek içindir. Yaşadığımız acıları ruhun karanlık gecesine benzetebiliriz, felaketler uyanış çağrısıdır. 

İkiliğe hizmet eden her şeyden uzak duralım, birlik, beraberlik ve sevgi bilinci ile titreşerek dünyamızın titreşimini yükseltelim.

"İyilikle kötülük bir olmaz, kötülüğü, en güzel davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş." (Fussilet Suresi 34)

YouTube Kanalım 




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zaman Gezgini

Derviş Hürdür

Işık - Ses - Renk (Ezoterik Öğreti)