Kitap Tanıtımı - Sır Kapısı



"Her ruhun dünyaya geliş amacı ve yolculuğu vardır. Bu yolculuk boyunca hayatımızda yer alan insanlar ruhsal  plan dahilinde bizimledir. Bizim gelişebilmemiz ve dönüşebilmemiz için hayatımızdadırlar.

Hayatımızda yer alıp sonra giden insanlara kızmayalım çünkü onların varlıkları bizim gelişebilmemiz için gerekliydi. Şimdi yoklar çünkü onlara ihtiyacımız kalmadı. Her şey alma- verme dengesi üzerine kurgulanmıştır ve asıl amaç insan bilincinin geliştirilmesidir. Hayatımızda var olan herkes bu amaç doğrultusunda bizimledir. Gelişebilmemiz ve dönüşebilmemiz, içimizdeki İlahi Öz'ün farkına varabilmemiz için...Ruhumuzun planı doğrultusunda!

Frekansımız değiştikçe bize gelen insan ve konular değişir. Frekansımıza uygun olmayan gider, uygun olan gelir. O yüzden biten ilişkilere tutunmak acı verici bir hale gelebilir. Hayatın bir sınav olduğunu bilerek yaşamak, gelene 'Hoş geldin', gidene 'Güle güle' diyebilmek gerekir. Akışta yaşamak budur, zorlamamak, tutunmamaktır, razı olmaktır. Zorlayarak bir şeyleri yapılandıramaz veya değiştiremeyiz, sadece süreci uzatır ve gelecek olan enerjinin önünü keseriz. Rıza göstermek ve teslimiyet enejinin doğru akmasını kolaylaştırır. Tutunmak ve zorlamak ise akışı keseceği için acıya sebep olur.

Hayata bir oyun olarak baktığımızda ve oyunun kurallarına uyduğumuzda neşe, keyif, coşku içinde oluruz. Oyunun kurallarını hepimiz biliyoruz aslında; evrensel yasalara uymak...Ruhumuzun rehberliğinde, kalp sesimizi dinleyerek yolculuğumuza devam etmek...

Sırtımızı kime yaslar ve ondan güç almak istersek, önce onu kaybederiz. Bu dünyaya yalnız geldik, yalnız gideceğiz ve başarmak için sadece kendimize ihtiyacımız var. Gücü kendi öz varlığımızdan almalı, içimizde bulunan gücü ortaya koymalı ve sürekli bir şekilde kendimizi geliştirmek için yaşamalıyız. 

Hayatta başkalarından beklediklerimize odaklanalım ve aslında onların içimizdeki İlahi Öz'ün bizden beklediği şeyler olduğunu fark edelim. Bizi anlamalarını, değer vermelerini, sevmelerini bekleriz. Peki biz kendimizi anlıyor, değer veriyor ve seviyor muyuz?

Bize kendimizi değersiz hissettiren insanlarla yollarımızı ayırıyor, istemediğimiz durumlarda, bize haksızlık yapıldığında "hayır" diyebiliyor muyuz? Hayatımızın başrol oyuncusu biz miyiz? Yoksa başkalarının bizden rol çalmasına izin mi veriyoruz? Kaybetme korkusu yüzünden katlanmaya devam ediyor ve mutluluğu erteliyor muyuz?  Oysa mutluluk ve huzur kendi içimizdedir. Hayatımızda acı varsa; güçlenmemiz için olduğunu bilelim. Başkalarını değiştirmek için harcayacağımız zamanı kendimizi geliştirmek ve kendimizi mutlu etmek için harcayalım. Bencil ve bize değer vermeyen insanları hayatımızdan çıkaralım ve enerjimizi emmelerine izin vermeyelim.

Zaman hızla akıp giderken, zamanın kıymetini bilelim. Yaşamın merkezine kendimizi koyalım. Değerli olduğumuzu hissetmek için başkalarının bize değer vermesine gerek yok. İnsan olmak başlı başına bir değerdir. Vücudumuzdaki milyarlarca hücre ile doğduk ve onlarla birlikte yaşam denilen mucizeyi gerçekleştiriyoruz.

Kimseyi değiştirmeye çalışmayalım, bizimle uyumsuz olanlarla yollarımızı ayıralım, yeniye yer açalım ve bizi güçlendirenlere, değiştirenlere teşekkür ederek yolumuza devam edelim. Biz özeliz, çok özeliz ve bu hayatta bulunmamızın bir amacı var. Biz bu hayat yolculuğunda kendimiz ile baş başayız. En çok kendimizi sevmeli, kendimize güvenmeli, içimizdeki gücün ve bilgeliğin farkına varmalıyız. 

İbn-i Rüşd der ki:

“Yumurta dıştan kırılırsa yaşam son bulur, içten kırılırsa yaşam başlar; zira önemli değişimler hep içten başlar.” 

Bu konu ile ilgili bir hikaye anlatılır. Birgün adamın biri bir kelebek kozası bulur. Kozanın küçük deliğinde bir kelebek belirir. Adam oturur ve saatler boyunca kelebeğin bu delikten çıkma çabasını izler. Bir ara kelebek çabalamayı bırakınca kelebeğin gücünün kalmadığını düşünerek ona yardım etmeye karar verir ve kozanın deliğini büyütür. Yardımı alan kelebek kozadan rahatça çıkar. Ancak kelebeğin bedeni gelişmemiş ve kanatları da buruşuktur. Kelebeği izleyen adam zamanla kelebeğin kendini toparlayacağını düşünür ancak yanılmıştır. Kelebek hiç bir zaman uçamaz ve hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirir.

Hayatta karşımıza çıkan zorlukların gelişebilmemiz, güçlenebilmemiz ve dönüşebilmemiz için olduğunu idrak edersek yaşam yolculuğumuz daha keyifli bir hale gelir. Hayatta karşımıza çıkan zorlukların üstesinden gelmeliyiz çünkü hayat yaşamaya değer. Değişim ve dönüşümden korkmamalı ve  yolculuğumuza daha güçlenmiş olarak devam edebilmek için cesur olmalıyız.

Güçlü olmak istiyorsak; zorluklara göğüs germeyi, bilgelik istiyorsak; sorunları çözme becerisini, başarı istiyorsak; zekâmız ve kas gücümüzden faydalanmayı, cesaret istiyorsak; korkularımızla yüzleşmeyi, sevgi istiyorsak; sorunlu insanlarla uğraşmayı, iyilik istiyorsak; sunulan fırsatları değerlendirmeyi göze almalıyız. Hayat bize daima eksik yönlerimizi geliştirmek için sınavlar sunar. Bu sınavlara kendimizi geliştirebilmek için sunulmuş fırsatlar gözüyle bakmaya ne dersiniz?"

Filiz Okur Yılmaz 

(Sır Kapısı kitabımdan alıntıdır.)


Yorumlar

  1. 🍀🙋🍀tam bir başucu kitabı, tekrar tekrar okunmalı ki içsellestirilmeli,ben çok yararlandim.minnetarim👏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zaman Gezgini

Derviş Hürdür

Işık - Ses - Renk (Ezoterik Öğreti)