Kurşunu Altına Çevirmek


Simya ilminde kurşun(Pb); dönüşüm sürecinin başlangıç noktası ve sembolüdür. Eski ve az değerli bir metaldir.

Felsefi ve ruhsal açıdan bakarsak maddenin en yoğun, en ağır ve en kaba halidir. Kurşunun rengi ve ağırlığı; gizemli, derin ve karanlık olana bir göndermedir. Bu yüzden de ruhsal yolculukta aşılması gereken maddeselliğin, ağırlığın ve ilkel benliğin sembolü olarak görülür. Ağır ve ilkel olan kurşunun kusursuz ve yüce olan altına dönüşümü; ruhun dönüşümü, aydınlanma ve arınmanın sembolik anlatımıdır.

Satürn gezegeni ile özdeşleştirilen ve Satürn'ün enerjilerini ve temalarını taşıyan kurşun; ağırlık, dayanıklılık, sınırlar, karma gibi Satürn temaları ile eşleşir. Satürn; zaman'ın efendisi Kronos'tur. Yaşlılığı, olgunluğu ve deneyimle gelen derin bilgeliği temsil eder. Bu bakış açısıyla kurşun zorluklardan sonra gelen olgunlaşmanın ve disiplinin sembolüdür. Satürn gölgelerimizle yüzleşmemizi gerektiren zorlu dersler sunar. 

Kurşunun ağır yapısı nedeniyle negatif enerjiyi ve nazarı kendine çekmesi kurşun dökme ritüeli ile sembolleştirilir. Bir de şu açıdan bakalım beden kurşun gibi ağır ve karanlık  olduğunda negatif enerji ve nazarı kendine çeker. Vee insanlar kurşun ile öldürülür! Çünkü maddenin en ağır halinde takılıp kalmış olan fiziksel beden; negatif enerji tarafından manipüle edilmeye, kandırılmaya, kullanılmaya, karanlığın tetikçileri tarafından silaha sürülmeye hazırdır!! Bu yüzden bizi en yakınımızdaki ele geçirilmiş bedenler öldürür!

Kalay (Sn); bilgelik, genişleme, şans, yüksek felsefe, adalet, büyüme, otorite ile simgelenen Jüpiter ile ilişkilendirilir. Jüpiter: Genişlemeyi, yüksek bilgeliği ve ruhsal inancı temsil eder. Ruhun sınırlarını aşmanın ve anlam arayışının sembolüdür. 

Jüpiter, mitolojide tanrıların kralıdır. Jüpiter'in getirdiği şans ve bolluk ile Kalay; maddi ve manevi zenginliği, başarıyı ve iyi talihi çeker. Liderlik ve bilgelikle bağlantılıdır. Simyada Kalay, metallerin dönüşüm sürecinde belirli bir aşamayı temsil eder. Kurşun gibi daha AĞIR metallerden gümüş ve altın gibi daha YÜCE metallere geçişteki ilk adımdır. 

Demir (Fe); fiziksel sertliği ve sağlamlığı ile sarsılmaz gücün, iradenin ve dayanıklılığın sembolüdür. Zorluklara karşı direnci ve kararlılığı simgeler. Tarih boyunca silah ve zırh yapımında kullanıldığı için demir; savaş, çatışma, cesaret ve aynı zamanda kötü ruhlardan ve negatif enerjilerden korunma ile ilişkilendirilmiştir. Yani demir gibi olduğumuzda savaşçı yapımız ortaya çıkar artık etki altında kalmaz, manipüle edilemez ve negatif enerjinin tetikçisi olarak kullanılamayız. Demir at nalının koruyucu tılsım olarak kullanılması da sembolik bir anlam barındırır!

Demirin doğası gereği şekil verilebilir olması ancak sertliğini koruması; disiplin, düzen ve yapı ile ilişkilendirilir. Hedefleri belirleme ve onlara ulaşmadaki kararlılık demirin dövülerek kılıç haline getirilmesi ile sembolleştirilir!

Demirin gökten indirildiğine dair ayet ["Andolsun biz peygamberlerimizi açık kanıtlarla gönderdik, beraberlerinde kitap ve adalet terazisini de indirdik ki insanlar hakkaniyete uygun davransınlar. Bir de demiri indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için yararlar vardır. Böylece Allah, görmeden iman ederek kendisine ve peygamberlerine yardım edecekleri ortaya çıkaracaktır. Şüphesiz Allah güçlüdür, üstündür."( Hadid Suresi 25)] demirin sıradan bir madde değil, ilahi bir nimet, mucize veya kozmik bir kökene sahip olduğuna dair derin bir sembolizmi barındırır. Maddenin ruhani bir amaçla yeryüzüne gönderildiğini belirtir. Güç ve netlikle ilişkilendirildiği için demir; hakikat ile yanılgıyı ayırma yeteneğini, adaleti ve doğru yolu simgeler.

Simyada demir; Mars ile ilişkilendirilir. Mars ise savaş tanrısıdır dolayısıyla savaşçı, aktif ve enerjik yönleri vurgular. İçe yönelerek güçlenmenin sembolüdür. O halde koruyucu ve yapıcı bir gücün, sert, dayanıklı ve kararlı bir iradenin sembolüdür. Demir eksikliği ve kansızlık gibi sorunlara bir de bu bakış açısıyla bakmanızı tavsiye ederim! Hayata karşı dik durabilir, hayır diyebilir, sınırlarımızı çizebilirsek kanımızdaki demir yükselir. 

Bakır (Cu); Venüs gezegeni ile ilişkilendirilir. Aşkın, güzelliğin, sanatın, uyumun, yaratıcılığın, dişiliğin ve doğurganlığın sembolüdür. Antik Mısır'da aşk, güzellik ve annelik tanrıçası Hathor ile ilişkilendirilmiştir. Yunan mitolojisinde ise Venüs'ün karşılığı olan Afrodit ile bağlantısı vardır. Bu nedenle bakır, ilahi dişil enerjinin metalidir. 

Bakırın en temel özelliği mükemmel bir enerji iletkeni olmasıdır. Hem elektriksel hem de spiritüel enerjileri toplar, hareket ettirir ve büyütür. Böylece enerji akışını uyarır ve vücuttaki kan akışını dengeler. Fiziksel ve ruhsal şifanın anahtarıdır.

Ezoterizmde bakır; kişinin kendi gelişim yolundaki engelleri fark etmesine ve onları aşmasına izin veren bir metal olarak görülür. Bakırın, manevi alemden fiziksel aleme doğru geniş bir titreşim frekansı aralığını topraklayabildiği ve hareket ettirebildiği düşünülür.

Enerji akışını uyardığı için psişik yetenekleri ve sezgiyi geliştirir. Yüksek boyutlu varlıklarla kanallık ve iletişim kurma süreçlerini destekler. Ben bu aşamda rüyamda belime bakır bir kemer takıldığını görmüştüm ve tekamül basamaklarında ilerledikçe gümüş ve altın kemerleri de taktım, şükürler olsun. Hediye gelen veya satın aldığınız bakır eşyalar da eşzamanlılığın bir sonucudur. Herkesin rüya kapısı açık olmayabilir bu yüzden sembol dilini okumayı öğrenmeliyiz. Kuran'ı Kerim in ilk ayeti "OKU" değil midir?

Bakır; iyi şans, pozitiflik ve refah getiren bir metaldir. Negatif enerjilere karşı kalkan görevi görür. Özetle, bakır ezoterik açıdan aşk, güzellik, denge, enerji iletkenliği, şifa ve ruhsal dönüşüm gibi kavramlarla özdeşleşmiştir. Venüs: Sevgiyi, uyumu ve ruhsal çekimi temsil eder. Maddi arzulardan ruhsal sevgiye yükselişi simgeler.

Civa (Hg); sadece bir metal olmanın ötesinde, her maddeyi oluşturan üç temel ilke veya ana unsurdan biri olarak kabul edilir (Kükürt, Cıva ve Tuz)

Tuz; bedeni, kükürt; zihni, civa; ruhu temsil eder. Civa oda sıcaklığında bile sıvı halde bulunan tek metaldir bu yüzden, madde ve ruh arasında bir köprüdür.

Katı metallerle kolaylıkla birleşir ve ayrılır. AKICI GÜMÜŞ (quicksilver) olarak da anılır.  Zihinsel akışkanlığı, adaptasyonu, esnekliği ve hızı simgeler. Bu yüzden temel dönüşüm maddesi ve tüm yaratılışın evrensel yaşam gücü olarak görülür. Karşıt güçler (aktif-pasif, ruh-madde, dişi-eril) arasında bir denge ve arabuluculuk rolü üstlenir.

Cıva elementi; Roma mitolojisindeki Tanrı Merkür (Yunan mitolojisindeki Hermes) ile eşleşir. Merkür, tanrılar ve ölümlüler arasında hızlıca seyahat eden, kanatlı haberci tanrıdır. Bu nedenle cıva; iletişim, zeka, bilgi aktarımı, öğrenme ve mantık yeteneğini simgeler. Düşünce süreçleri ve bilgiyi işleme ile ilişkilidir. Bilinç ve odaklanmış dikkat olarak da yorumlanır. Akışkanlığı, adaptasyon yeteneğini ve değişime uyumu temsil eder.

Cıvanın; ruhani temizlik, kötü ruhları uzaklaştırma veya şans getirme amaçlı kullanılması bu yüzdendir!

Gümüş (Ag); parlaklığı ve dayanıklılığı sayesinde tarih boyunca sadece değerli bir metal olarak değil, aynı zamanda derin ezoterik ve spiritüel anlamlar taşıyan bir element olarak da görülmüştür. Ezoterik geleneklerde Gümüş, genellikle Ay ile ilişkilendirilir. Ay'ın döngüsel doğası, yansıtıcı parlaklığı ve geceye hakim olması nedeniyle, gümüş; dişil enerji (Yin), sezgi (İçgüdü), duygular, bilinçaltı, iç benliğin yansımasıdır.

Gümüşün parlak ve yansıtıcı yüzeyi; saflığın, berraklığın ve zihinsel netliğin sembolüdür. Kendini dürüstçe değerlendirme ve yanılsamalardan arınma yeteneğini temsil eder. Kötü ruhları veya negatif enerjileri kovduğunun düşünülmesi, dengeleyici ve şifalandırıcı niteliklere sahip olduğuna inanılması bu yüzdendir! Duygusal dengeyi sağladığı ve iç huzuru getirdiği, manevi farkındalığı ve psikolojik yetenekleri artırdığı düşünülür. Yüksek bilinçle ve ruhsal alemle bağlantı kurmayı kolaylaştırdığına inanılır. Simya'da, ruhun arınmasını ve ruhsal aydınlanmaya giden yolculuğu temsil eder.

Kısaca Gümüş; ruhsal saflık, sezgi, bilinçaltı, duygular, dişil Prensip ve arınma ile simgelenen AY ile eşleşir. Gümüş latince parlak, beyaz anlamına gelir. Ay; bilinçaltını, alışkanlıkları ve geçmişten gelen karma kalıplarını temsil eder. Ay'ın kalıplarını dönüştürmek, tekamülün önemli bir parçasıdır.

Altın (Au); derin ve çok katmanlı anlamlar taşır. Parlaklığı, saflığı ve bozulmaz doğası nedeniyle, yüzyıllardır kutsal ve manevi değerlerle ilişkilendirilmiştir. Altın, rengi ve parlaklığı nedeniyle genellikle Güneş ile özdeşleştirilir. Ezoterizmde Güneş; İlahi ışık, aydınlanma, bilgelik, yaşam enerjisi (Yang) ve Tanrısal gücü temsil eder. Altın da bu ışığın yansıması olarak görülür. ölümsüzlük ve ilahilik ile bağlantılıdır.

Altın havayla veya suyla reaksiyona girmez, paslanmaz ve kararmaz bu yüzden saflığın ve mükemmelliğin simgesidir. Ezoterik simyada, ADİ metallerin altına dönüştürülmesi (FELSEFE TAŞI ARAYIŞI), ruhsal dönüşümün ve insanın en yüksek, en saf haline ulaşmasının sembolüdür.

Simyada altının elde edilmesi; RUHUN MADDESEL KİRLERDEN ARINARAK EN ÜST SEVİYEDEKİ RUHSAL OLGUNLUĞA VE AYDINLANMAYA ULAŞMASIDIR.

Altın, sadece maddi değil, aynı zamanda ruhsal bolluk, refah ve başarıyı da simgeler. Bilgeliğin, en yüksek bilgiye ve anlayışa ulaşmanın  göstergesidir. Ruhsal dengenin ve yaşam enerjisini dengelemenin sembolüdür. Maddesel dünyanın ötesindeki ruhsal mükemmelliğe, ilahi bağlantıya ulaşmaktır. 

Kâmil İnsan, mükemmellik, ışık, irade ve yaratılışın doruğunun simgesi olan GÜNEŞ ile eşleşir. Altın latince; Parlayan şafak, ışık anlamına gelir. Ezoterik anlam modern sembollerde değil, sembollerin temsil ettiği elementin kadim simyadaki gezegensel ve mistik karşılığında aranmalıdır. Simyacılar için altın sadece bir metal değil, insanın ruhsal mükemmeliyetinin (Güneş) somutlaşmış halidir. GÜNEŞ: Ruhun özünü, İlahi iradeyi ve ego içermeyen kişisel kimliği temsil eder. 

Gezegenler sadece fiziksel gök cisimleri değil, aynı zamanda kozmik enerjileri, bilinç seviyelerini ve ruhun tekamül yolculuğunu etkileyen veya temsil eden güçlü sembollerdir. 

7 sayısının ezoterik anlamı, tarih boyunca pek çok kültür, inanç ve ezoterik sistemde bütünlük, mükemmellik, ruhsal arayış, bilgelik ve gizem ile ilişkilendirilmiştir. Hem fiziksel hem de ruhsal tamlığı simgeleyen bu sayı, sıklıkla kutsal kabul edilir ve pek çok doğal, dini ve mitolojik olguda karşımıza çıkar:

7 kat gök veya 7 kat cennet inanışı.

Kâbenin 7 kez tavaf edilmesi

Antik Dünyanın 7 Harikası

7 nota

Gökkuşağının 7 rengi

7 çakra

7 gün

7 nefs mertebesi

Gezegenler; belirli bir bilinç seviyesinin, ruhun aşması gereken ders ve deneyimlerin sembolüdürler. Ruhun kendini ifade etmesi, derslerini öğrenmesi ve yüksek bilince ulaşması yolculuğunda kullanılan kozmik araçlar ve sembolik rehberlerdirler. Ne der Muhyiddin İbnü'l Arabî;

“Uyanana kadar insan gezegenlerin tesirindedir. Uyanmış kişi, gezegenlere tesir eder.” 

Dış Gezegenler (Uranüs, Neptün, Plüton) ise genellikle kolektif tekamül ve yüksek bilincin etkilerini temsil ederler:

 * Uranüs: Anilik, uyanış ve bireysel özgürleşmeyi sağlar.

 * Neptün: İlahi Birliği, sezgiyi ve yanılsamaların (illüzyonların) aşılmasını temsil eder.

 * Plüton: Derin dönüşümü, yeniden doğuşu ve ruhun gölge yönleriyle yüzleşmesini sağlar.

Yedi Işın; tüm yaşamı ve formları koşullandıran yedi büyük yaşam enerjisi veya kozmik güç akımıdır. Bu enerjiler, Güneşten yayılır ve büyük yıldız sistemleri aracılığıyla gezegenimize ulaşır. GÜNEŞ IŞINLARI MİTOKONDRİLERİ AKTİFLEŞTİRİRKEN DNA YA TALİMATLAR VEREN GEOMETRİK KODLAR İLETİR ve MİTOKONDRİLERİ BU KODLARI ÇÖZÜMLER.

Sevgiyle kalın...

YouTube Kanalım 



Yorumlar

  1. filiz hanım o kadar güzel yazmışsınız ki tüm kalbimle size minnettarım sonsuz sevgiler❤️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRK YILDIZI - SEKİZ KÖŞELİ YILDIZ

İKİZ IŞINLAR

Dalga Çökmesi