Frekans - Element Bağlantısı ( HATIRLAMA)
Frekans ilmi ile element ilmi arasında derin bir bağlantı vardır ve bu bağlantıyı kuantum fiziği ve enerji kavramları üzerinden açıklayabiliriz.
Evrendeki her şeyin bir titreşimi dolayısıyla frekansı vardır. Frekans sadece ses veya ışık gibi dalgalar için değil, elementler için de geçerlidir. Kuantum fiziğine göre; atom altı parçacıklar hem parçacık hem de dalga özelliği gösterirler. Enerji maddeye, madde enerjiye dönüşebilir. Elementler, belirli bir enerji seviyesinde titreşen atomların bir araya gelmesiyle oluşur. Her elementin atomları kendine özgü bir frekans spektrumuna sahiptir.
Evrendeki her şey birer frekans veya dalga boyudur. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler ve taşlar bir frekans yani dalga boyudur ve yaydığı titreşim vasıtasıyla madde dünyasıyla mana dünyası arasında bağlantı kurar. Şifre aynıdır; aynı bütünün parçalarıyız. Elementler de kendine özgü titreşimleriyle bu büyük frekans ağının bir parçasıdır. Benzer frekanslar birbirini çeker ve element tablosu benzer frekansları bir araya toplar. Metalden ametale, amatelden gazlara, gazlardan soygazlara doğru her şey devinim halindedir. Elementlerin dönüşümü; periyodik tablodaki yerleşimleri ve temel özelliklerindeki değişimleri ile ilgilidir. Genellikle atom numarası yani proton sayısı arttıkça periyodik tabloda soldan sağa ve yukarıdan aşağıya doğru değişim başlar. Elementlerin özellikleri, atom yapısına, özellikle de değerlik elektronlarının sayısına ve atom yarıçapına bağlıdır. Elementlerin yapısı ve özellikleri, onların sahip olduğu enerji ve frekansla doğrudan ilişkilidir. Her elementin yaydığı veya soğurduğu ışık kendine özgü bir frekans spektrumu yayar. Periyodik tabloda bu özellikler belli bir düzen içinde değişir.
Metaller; katı, parlak, ısıyı ve elektriği iyi ileten, dövülebilir ve tel haline getirilebilir elementlerdir. Son yörüngelerinde az sayıda elektron (1, 2 veya 3) bulundururlar ve bu elektronları verme eğilimindedirler, böylece pozitif yüklü iyonlar oluştururlar. Kimyasal olarak elektron vererek kararlı hale gelirler.
Yarı Metaller; metaller ile ametaller arasında geçiş özellikleri gösterirler. Hem metallere hem de ametallere benzeyen özellikler gösterebilirler. Elektriği metallerden daha az, ametallerden daha iyi iletirler ve genellikle yarı iletken olarak kullanılırlar.
Ametaller; kırılgan ve mat görünümlüdürler, ısıyı ve elektriği iyi iletmezler (grafit hariç). Son yörüngelerinde çok sayıda elektron (4-7) bulundururlar ve elektron alma eğilimindedirler, böylece negatif yüklü iyonlar oluştururlar. Genellikle kendi aralarında veya metallerle kovalent ya da iyonik bağlar oluştururlar.
Gaz halindeki elementler; düşük kaynama ve erime noktalarına sahiptirler, tanecikleri arasında zayıf çekim kuvvetleri bulunur ve bu nedenle belirli bir şekilleri veya hacimleri yoktur, bulundukları kabı tamamen doldururlar. Hidrojen, oksijen, azot, klor gibi...
Soygazlar (Asal[ASİL] Gazlar); periyodik tablonun en sağında, 18. GRUPTA (eski adıyla 8A grubu) yer alan özel bir ametal grubudur. Kimyasal olarak son derece kararlıdırlar ve diğer elementlerle kolay kolay tepkimeye girmezler. Bunun nedeni, değerlik elektron kabuklarının tamamen dolu olmasıdır.
Metalden ametale, oradan gaz haline ve nihayetinde soygaza olan bu dönüşüm, elementlerin atom numarası arttıkça elektron ilgisinin artması, iyonlaşma enerjisinin artması ve metalik özelliklerin azalmasıyla ilgilidir. Tekamül yolculuğumuza ne çok benziyor değil mi?
Özetlersek;
Metaller; elektron vermeye eğilimli, pozitif iyon oluşturan katı elementler
Ametaller; elektron almaya veya paylaşmaya eğilimli, hem katı, sıvı hem de gaz halde bulunabilen, metallerden daha az iletken elementler
Gaz halindeki ametaller; tanecikler arası zayıf etkileşimlere sahip elementler
Soygazlar; dış yörüngeleri tam dolu olduğu için kimyasal tepkimeye girmeye isteksiz, kararlı, tek atomlu gazlar
Bu değişim ve dönüşüm insan bedeni için de geçerlidir ve maddenin temel yapı taşlarının nasıl farklılaştığını ve kimyasal davranışlarının nasıl çeşitlendiğini gösterir.
İnsan DNA'sı ve kolektif bilinç alanı, geçmiş deneyimlerin ve evrimsel bilgilerin kaydını taşır. Tüm bilgilerin depolandığı evrensel bilinç veya evrensel bilgi alanına (Levhi Mahfuz) ulaşmak mümkündür. Bilincin daha derin katmanlarındaki bilgilere erişme süreci HATIRLAMA olarak ifade edilir. HATIRLAMA evrensel bilgiye yeniden uyumlanma veya onu kendi içimizde yeniden keşfetme sürecidir. Bu bilgilerin hatırlanması evrenle olan bağımızı keşfetmekle ilgilidir.
Derinlerde yatan bu bilgileri deşifre edebilmek için yüksek frekanslara uyumlanmalıyız. Bu bilgiler; kendi özümüze, gerçek doğamıza aittir. Ben dediğimiz kimliğimizin ötesine geçmeyi başararak egonun sınırlayıcı kalıplarından özgürleşebilirsek; daha yüksek bir farkındalık düzeyine ulaşırız.
Egonun ötesine geçmek sıfır noktasına ulaşmaktır, sıfır noktası saf bilinçtir, birliktir. Saf bilinç geçmişin yüklerinden ve geleceğin endişelerinden arınmış, anda kalabilen ve şimdiki anın bilincinde yaşamı deneyimleyebilendir. Koşulsuz bir kabulde yani teslimiyet bilincindedir, yargılamaz her şeyi olduğu gibi kabul eder ve evrenle tam bir uyum içindedir.
Kuantum fiziğinde sıfır noktası enerjisi bir sistemin mümkün olan en düşük enerji potansiyelidir. Evrendeki BOŞ UZAYIN bile sıfır noktası enerjisiyle dolu olduğu düşünülür. Her şeyin temelinde sonsuz bir potansiyel ve enerji alanı vardır.
Olumsuz düşünce kalıplarından sıyrılarak frekansımızı yeterince yükseltebilirsek; potansiyelin tamamen açık olduğu, her şeyin mümkün olduğu bu alanla eş şekilde titreştiğimiz için bu alandan bilgi alabilir veya isteklerimizi tezahür ettirebiliriz. OL DER VE OLUR ifadesi bir bilinç halidir. Tıpkı Mesih veya Mehdi bilinci gibi...Tüm ayetler ve bilinç kodları frekansımızla doğru orantılı olarak bizde açılır. İNSAN YAŞAYAN KUR' ANDIR... Frekans ilmi ile element ilmi arasında hem bilimsel hem de ezoterik açılardan derin bağlantılar vardır. HATIRLAMA ve SIFIRDA YAŞAMAK kavramları bu bağlantının sonucudur. Deneyimlerimiz sonucu edindiğimiz bilgelik bizi daha yüksek bir bilinç boyutuna taşır. Biz değişip dönüştükçe dünyamız da değişip dönüşür. HERŞEY KENDİMİZDEN KENDİMİZEDİR...BU YOLCULUK İÇTEN İÇEDİR...HİÇDEN İÇEDİR, İÇE İÇEDİR...
Sevgiyle kalın...
🌲💙🌲insanlar tekamül yolculuğunda nasıl halden hale çevriliyorsa, elementlerde kimyasal tepkime ışıl işlemlerle vs.cevriliyor doğru bir benzetme.insanlar önceleri yada taşından balta vebicak kullanırken ural-altayda demiri eritip;bıçak,silah uzengiyi yapip atı evcillestirip kullandı,celik üretip bunlardan daha değişik araçlar uretince yani halden hale çevirerek (aşina boyu) buda turklere dünya hakimiyetini getirdi(teknoloji).Hadid süresinde Allah demirin veriliş gerekçesini çok güzel açıklar.tesekkurler🙏
YanıtlaSilBen teşekkür ederim🌻🙏
SilBiz teşekkür ederiz, iyiki varsınız 🦚
YanıtlaSilfiliz hanım❤️sonsuz teşekkürler🙏✨
YanıtlaSil🙏🌻
Sil