İlahi Gücün Yıldızı; Sirius

Tanrı bilincinin merkezi olan Sirius (sihirli us - akıl) Yıldızı; Galaktik Sevk ve İdare Merkezidir. Yönetim ve tekamül ile ilgili kodlar fizik alemin yöneticisi olan kutsal yıldız Sirius ile ilgilidir. Sirius tarafından görevlendirilir ve bilgilendiriliriz. Mu (su) insanları dünyayı iyileştirmek için Sirius'tan geldiler. Genler yoluyla programlanma da Sirius ile ilgilidir. Bu yüzden Dünya dışı uygarlıkların Sirius'un izni olmadan dünya ile irtibatı yasaktır. Her kapının görevi ve görevlileri vardır ve anahtar frekanstır. Sirius bilincini açabilmek ve Sirius Uluları ile buluşabilmek için belli bir şuur boyutuna uyumlanmak gerekir. Manevi yoldaki 7 ışın Sirius boyutu ile ilgilidir. 

Güneşin ardındaki spiritüel güneş olarak adlandırılan Sirius Yıldızı yaradılışın sırrını içinde barındırır; canlı hayatın başlangıcıdır. 

Cennetin kapısına ulaşmak için 4 kardeş yola çıkarlar. Bu kardeşlerden birincisi; iyi bir savaşçı, ikincisi; usta bir şair, üçüncüsü; ünlü bir aşıktır. En küçükleri olan dördüncüsünün ise gurur duyduğu bir köpeği vardır. Dördüncü kardeş birinci kardeşini savaş meydanında, ikinci kardeşini bir düğünde, üçüncü kardeşini de güzel bir prensesin kollarında bırakır. Ancak kendisi köpeğiyle birlikte cennete ulaşmayı başarır. Ancak köpeğini cennete kabul ettiremeyince cennete girmez. Neden kardeşlerini bıraktığı halde köpeğini bırakmadığı sorulduğunda kardeşlerinin kendi yoluna gittiğini ancak köpeğinin daima ona sadık olduğunu söyler.  

Bunun üzerine köpek cennette bir takım yıldıza dönüşür. Yani Sirius'a... 

Türk mitolojisinde Mavi renkli ışınlar saçan Sirius Yıldızı; göksel sarayın bekçisi olarak tasvir edilen Kutsal Kurt Asena’dır. Yaradılış efsanelerinde mavi ışık hüzmesi içinde gökten inen Gökkurt'tur. Mavi ışıklar saçan kurdun, soyu yok olmuş bir çocukla evlenmesi aslında büyük sırrın cevabıdır. Atatürk’ün emriyle ilk paranın üstünde kurt ambleminin olması ise Atatürk ile Sirius bağlantısının en güzel örneğidir. Bir görümde bana Atatürk'ün Sirius'un Başkomutanı olduğu bilgisi açılmıştı. Sirius Gökyüzü ile Yeryüzünü birleştiren kutsal bir kapıdır. Ölümsüz ruhlar âlemi ile ölümlülerin yaşadığı maddi âlemin sınırıdır. Türkler Tanrının insanlara bu kapıdan ulaştığına inanırlardı. Yunan mitolojisinde ise; avcı Orion’un köpeğidir.

Güç ve bolluk enerjisi olarak görülen sekiz köşeli yıldız; Sirius'u simgeler. Sirius ile ilgili bilgileri günümüze taşıyan Dogonlar sırlanmış bir ırktır ve verdikleri bilgiler sırlıdır. Yumurta şeklinde kara taşın geçmiş ve geleceği gösterdiği ile ilgili bilgi aktarırlar. (Hacerül Esved) Bir gün rüyamdan 'Göğsün ortasında (iman tahtasının içinde siyah taş) Hacerül Esvet var' diyerek uyanmıştım. 

Dogonlar Sirius sistemi ile Güneş sisteminin evli olduğuna inanırlar ve Sirius'u tohum merkezi olarak görürler. Dogonlar'a göre Sirius B yıldızı Dünyayı tohumlamıştır. Yaradılışın sırrı Sirius Yıldızında gizlidir. Dogonlar dünyanın yuvarlak olduğunu bilirler, dünyanın Güneş etrafında döndüğünü, Ayın Dünya etrafında döndüğünü, Satürn’ün halkalarını, Jüpiter’in uydularını, Sirius’un aslında tek bir yıldız olmayıp Sirius A, B ve C olarak üçlü bir sistem oluşturduğunu ve bunların birbirleri etrafında 49.9 yılda döndüklerini bilmektedirler.

Hatta Sirius yıldızının eski zamanlarda bir kızıl dev olduğunu, Sirius B yıldızının ve bu yıldızın içe çökerek evrenin en ağır maddelerinden biri olan Nötrino yıldızı olduğunu bilmektedirler. Sirius sistemiyle güneş sisteminin evlendiğini, Dogon’ların da bu evlilikten doğduğunu söylemektedirler.

Dogonlar sahip oldukları bilgilerin çoğunu sembollerle anlatmışlardır ve bu sembollerin temelinde; Nommo'lar diye adlandırılan ve dünyayı uygarlaştırmak için uzaydan geldiğine inanılan hem karada hem de suda yaşayabilen varlıklar vardır. 

Dogon rahiplerine göre eski zamanlarda Sirius sistemindeki bir gezegenden dünyaya inen Nommo'lar sahip oldukları bilgileri o zamanki rahiplere öğretmiş onlar da bunları yeni kuşaklara aktarmışlardı. Nommolar dünyanın yaratıcıları olduğu kadar insanoğlunun ataları ve ruhsal ilkelerin koruyucuları 'yağmuru yağdıran güçlerin ve suların mutlak sahipleri' idi.

Sirius Güneş sisteminin içindeki varlıkları eğitmek ve korumakla görevli yönetici bir mekanizmadır. İlahi planın görevlileri Sirius ile direkt bağlantılıdır ve hazırlıklarını Sirius'ta yaparlar. Vahiy mekanizması Sirius ile ilgilidir ve vahiy Cebrail tarafından aktarılır. Cebrail' de beyinde bir bilinç boyutudur. 3. gözümüz Sirius ile bağlantı noktasıdır.

Karanlıkta bir kurt göklere geçiş izni verdiğinde 'Ben Cibril' diyen mekanik bir ses duyulur ve izleyeceğiniz yol çizilir hatta görev numarası bile verilir.

Sirius'la ilgili bilgiler incelenirse aralarındaki bağlantı kolaylıkla farkedilir çünkü öğretinin temeli sevgiye dayanır. Bu dönemde Anadolu' da Sirius'un etkin olması ve çok konuşulması kutsal açının Türkiye'nin üzerinde olmasından kaynaklanıyor. 

Ezoterik bilgiye göre Güneş sisteminin güneşi olarak görülen Sirius yıldızı dünyanın ve insanlığın gelişiminde evrimsel bir rol oynar. Antik Mısır'da Takvimler güneşe göre değil bu yıldıza göre düzenlenirdi.

Madam Blavatsky'e göre Sirius yıldızı cennet yaşamı ile ilgili mistik ve direkt bir etkiye sahiptir. Mısır tapınaklarının geçitleri ve iç odaları da Sirius yıldızını görecek şekilde planlanmıştı. 

3. Göz Sirius'la bağlantı noktasıdır ve ışınlarını Sirius'tan alır. Şuur Sirius'a giden kapının anahtarıdır ve vahyin açılabilmesi için şuurun açılması gerekir. Yani maddeyi aşmak ve madde üzerinde hakimiyet kurabilmek gerekir.

Dünyanın yönetimi ve tekamülü Galaktik Sevk ve İdare Merkezi olan Sirius Yıldızına yani Sirius Ulularına aittir. Mu Sirius ile bağlantılıdır, yeryüzünü iyileştirmek için Siriustan Mu'ya gelirler.

Sirius ve Orion, Antik Mısır mitolojisinin temel taşıdır ve Orion Osiris'in, Sirius Osirisi dirilten şifacı İsis’in sembolüdür. Dişil enerjinin eril enerjiyi doğurma sürecini burada da görüyoruz. Ruhsal yükseliş ve şifalanma ile ilişkili olan Sirius A ve B; karanlık ve aydınlık, eril ve dişil ilkelerin sembolüdür. Sirius'un bir çift yıldız olması, İsis'in Osiris’i dirilten şifacı olarak sembolize edilmesi dişil gücün etkisini gösterir. Sirius A ve Sirius B’nin sarmal hareketi DNA mıza da benzetilir ve bu 2 yıldız yaklaşık 49.9 yılda bir döngüsel olarak birbirlerine yaklaşırlar. 

Sistematik vuruşlarla elektromanyetik frekanslar yollayarak bizimle bağlantı kuran Sirius evrenimizin kalbidir. Bu bağlantı ana rahmine düştüğümüz anda başlar. Sirius ile ilişkimiz korunma ve yönlendirilme ile süreklilik arzeder. 

Sirius B, içe çöküp küçülen ve yoğunluğu artan bir nötron yıldızıdır ve canlı hayatın başlangıcıdır. Sirius'tan uzaya saçılan malzemelerin bizi oluşturduğuna, Tanrı'nın Sirius B' de oturduğuna ve elçileri ile bize yol gösterdiğine inanılır. Sonuçta hepimiz yıldız tozuyuz...

Kutsal yıldız olarak da bilinen Sirius Yıldızı; şans, bereket, güç ve mutlulukla ilişkilendirilir. Dünyamıza yakın ve parlak olan yıldız Sirius A dır. Sirius B; doğal afet ve savaşlarla ilişkilendirilir.

Mısır’ın Dandera tapınağındaki resimlerde Sirius'un sembolü; ok ve yaydır.

Antik Mısır gizemini koruyan bir masaldır. Hermes (Thot) der ki;

Mısır göklerin bir suretidir ve

Kozmos tümüyle burada ikamet eder,

Burasıdır mabedi;

Ama tanrılar yeryüzünden gidecekler

Ve gökyüzüne dönecekler,

Ruhsallığın eski vatanını geride bırakarak

Mısır terk edilmiş ve ıssız kalacak,

Tanrıların mevcudiyetinden yoksun.

Göbeklitepe'nin Sirius ve Dünyayı birbirine bağladığına dair rivayetler vardır ve Sirius'un gök kapısına giden bir boyut kapısı olduğu düşünülmektedir. Mısır'daki Keops Piramidi de Dünya'nın ağırlık merkezinde olduğu için yeryüzü ve gökyüzü arasındaki bağlantı olarak görülür. 

Beynimizde hangi bilinç boyutu açılırsa o bilince uyumlanmaya başlarız. Gama dalgaları aktifleştiğinde Sirius, Plaiedes (ingilizce sözün sahibi), Akturus (Ak-TUR-US) gibi uzaylı bilinçleri açılır. Hatta ortak bilinçte büyük bir açılım gerçekleştiğinde frekans yeterince yükseldiği için uzaylıların görünür olabileceğini düşünüyorum.

Negatif ve pozitif birlikte çalışarak enerji yayar. Bir pilin iki kutbu gibi. İyi-kötü yoktur. Negatif ve pozitif kişinin bilinç seviyesi ile ilgilidir. Reptilianlar amigdala bilinç seviyesidir. Bilinç yükseldikçe birlik oluştuğunda iyi-kötü ayrımı ortadan kalkar. Düşüncelerimiz negatif ve pozitifken zamanla pozitife dönüşür ve en sonunda düşüncesizlik alanı gelir. Her biri bir bilinç seviyesidir. 

Üst benlikte düşünceler nötr hale gelir. Düşünceler nötr hale geldiğinde bir üst bilincin alanına geçiş yapılır. Bedenimizi ve hücrelerimizi bilinçlendirmek için yol alıyoruz. Her şey bilgi ve bilinç yükselişi içindir. Dünya realitesinde nötr düşünceye geçen üst kozmik boyutlara bağlanmaya oradan bilgi almaya başlar. 

Bilincin yolculuğu ikilik ile başlar. İkilikte güzel veya çirkin vardır. Bilinç geliştikçe her şeyi güzel görmeye başlar. Ancak daha da ilerlediğinde 'güzel- çirkin yok her şey olması gerektiği gibi' der. 

Madde ve ruh birleşir ve zaman kapısından içeri girerek birçok boyutta farklı deneyimler yaşamaya başlar. Tüm boyutlardaki kopyalarımızın yaşadığı deneyimleri birleştirebilirsek; beden frekansımız ile ruh frekansımız birleşir. Biz maddeler dünyasına kutsal kanı ortaya çıkararak cenneti yapılandırabilmek ve sonsuz yaşamı kazanabilmek için geldik.  

Dünyanın rezonansı yükselirken uyumlu olanlar kalır, uyumsuz olanlar gider ve yeni rezonansa uyumlu türler ile yolculuk devam eder. Her birimizin frekansı yaşadığımız bölge ile uyumludur. Frekansımız ile uyumlu alanlara çekiliriz. 

Her şeyin değiştiği bu döneme ayak uydurabilmek için; duygusal travmalarımızı temizleyerek arınmalı ve frekansımızı yüksek tutmaya özen göstermeliyiz. Frekansımızı düşüren bilinçaltı kodlarımızı (değersizlik, hayal kırıklığı sonucu oluşan hüzün, emeklerinin karşılığını alamadığını düşünmek, yetersizlik, vb) olumlu kodlarla değiştirmeliyiz. 

Dna'mız dört yapıtaşından oluşur; hayatın alfebesi dört harftir...DNA'mızın bir titreşimi vardır ve bu titreşim yoluyla tüm kozmosla bağlantı halindedir. Doğum anımızda gezegen etkileri ile kaderimizin ana hatlarını içeren matematiksel bir kod yazılır ve DNA'mıza kaydedilir. Gezegenlerden gelen kozmik ışınlar ile sürekli etkileşim halindeyiz ve bu ışınlar dalga etkisi yaratarak DNA' mızda kayıtlı olan kodları etkinleştirir. Hangi ışın kombinasyonu ile doğmuşsak o etkileri canlandırır; Etki-tepki prensibi!

Gelen etkilere verdiğimiz tepkiler; özgür iradedir! Kaderimiz matematiksel bir koddur ancak seçimler bize aittir işte bu yüzden aklımızı kullanarak gelen etkileri farkındalıklı bir şekilde gözlemleyerek kaderimizin efendisi olmak mümkündür. Kader kodlarını okuyabilenler farkındalıklı yaşarlar çünkü nelerden sınanabileceklerini ve zayıf noktalarını bilirler. Gezegenlerin kuracağı tuzakların farkına varabilirler. 

Hayatımızda en çok darbe aldığımız ve tekrar tekrar karşımıza çıkan olay kader kodumuzdur! Dersler ve sınavlar ruhsal alem içinde söz konusudur ve biz sınavdan geçene kadar aynı ders tekrar tekrar verilir!

VAROLMAK

Tutunduğun ne varsa bırakarak ilerle

İlerlerken yıkılacak kurduğun eski dünya 

Yeni senaryoya odaklan

Takılma... 

Kalbinin sesini dinle 

Kaos düzene dönüşecek

Gitmesi gerekenler gidecek 

Üzülme...

Yeniden yaratılırken dünyan 

Yeni hikayene odaklan 

Anda kal

Geçmişi düşünme...

Ölüm de yok doğumda

Hepsi illüzyon 

Altın çağın kapısı açıldı

Zamana takılıp kalma...

İyi bir insan olmak olsun hedefin

Zordur insan olmak

Asla vazgeçme

Yılma...

Filiz Okur Yılmaz

09.01.2025

Ankara

YouTube Kanalım