Zaman ve Mekân Algısından Çıkış
Bir bilgisayar 0 ve 1 şeklinde çalışır beyin ise; sonsuz potansiyeller içinden seçimler yapar. Yaşamın yapı taşı bilgiyi işleme sürecidir ve bu süreç zeka üretir, üretmekle kalmaz kendini oluşturan parçaları değiştirip dönüştürür yani yeniden düzenler. Biyolojik bir enformasyon işleme sistemi olan beyin matematiksel düşünür ve her bilgi beyinde anlamı doğrultusunda kodlanır. Kısaca özetlersek; Dış dünyadan gelen uyarılar doğrultusunda beynimiz yeniden şekillenir ve yeni bir boyuta uyumlanır.
Yüz milyon nöronun etkileşimi ile oluşan elektrokimyasal ağ geometrik şekiller içerir ve her geometrik şekil bir boyut bilgisi ile eşleşir üstelik bu geometrik şekiller bilgi taşır. Bilgi doğrultusunda şekillenen matematiksel bir dönüşüm anda şekillenir. Yeni bilgi, yeni bir geometrik şekil ve yeni bir zaman...Varoluş kodları yaşamın kendisidir.
Hangi boyut ile uyumlu olduğunuzu anlamak istiyorsanız aldığınız bilgilere bakın çünkü bilgi bilinç seviyesine göre açılır. Enerji eyleme dönüşür. Önce beden titreşimimiz yükselir sonra bilgi gelir ve yeni bilgi doğrultusunda yeni deneyim başlar. Bu yüzden ilk görevimiz bedenimizi dönüştürmektir. Beden gelişip dönüştükçe önce duygusal bedenden çıkış yaparız ki bu durum acı dolu deneyimlerin arkada kalması ve düşüncelerimizin berraklaşması demektir. Ardından fiziksel bedenimiz esner, gençleşir ve dinçleşir.
Zamanda kurgulanan ve zihinsel kurgudan oluşan bu dünya yaşamı tutsaklık olarak görülse de aslında her şey değişkendir, değiştirebilenler için! Tutsak olduğumuz alandan kurtulabilmek mümkündür!
Evrende tüm varlıklar iletişim halindedir ve her birimizi birbirine bağlayan ortak bir dil vardır; zaman ve mekanın ötesinde... Zihnin yarattığı kurgusal dünyanın ötesinde! Kendi düşünce ve duygularımızın yarattığı tutsaklığın ötesinde bir dünya!
Deneyimlemek ve bedenimizde kimyasal dönüşüm yaşamak için hikayelere ihtiyacımız vardır ancak bu hikayelere tutunup kaldığımız ve çıkış yapamadığımızda acı dolu bir beden yapılanır ve bizi kısıtlı bir alana hapseder. Geliştikçe sevgi içermeyen duygularımızın ilkelliğini görür ve kendimizi üst düzey bir bakış açısıyla değerlendirebiliriz. Tutunmayan değişir ve bu değişim sonucu yeni bir yazılım devreye girer. Değişime direnen aynı döngüde takılıp kalır.
Yeni algı doğrultusunda eski dünya yıkılır ve yeni bir dünya yapılanır... O halde zihinden çıkış; zaman ve mekândan yani matrixden çıkıştır!
Zamandan özgürleşen için zaman gibi mekân da ortadan kalkar ve titreşimlerin ahenk ve uyumu başlar. Zaman kapısından girdiğimizde ise; yanılsamalar. Saati olan tavşanı takip eden Alice gibi... Zamanda kurgulanmış bir dünya... Rüyadan UYAN!
Çok güçlü bir potansiyeli olan Ruhun tekamüle ihtiyacı yoktur. Ruhsal Bütünün içindeki kendi Enerji Boyutumuza bağlanarak Evrimimizi tamamlarız. Yaşam Gücümüzü veren de bu Enerji alanıdır. Bilincin gelişimi ise plana bağlı olan Evrensel Potansiyel ile ilişkilidir. Bir çok yüksek bilincin bir arada olduğu KURTULUŞ ortamında destekleniyor, yönlendiriliyor ve hep birlikte yol alıyoruz. Hiçlikte oluşan potansiyel ile...Sessizlikten doğan güç ile ... Öz'ün nefesiyle...
filiz hanım sizi seviyorum iyi ki varsınız sevgilerimi sunuyorum❤️iyi ki sizinle karşılaştım🙏
YanıtlaSilSizler de iyi ki varsınız💞
Sil🍀🦋🍀Hocam emeğinize yüreğinize sağlık, muhteşem açılımları bizlerle paylaştığınız için minnettarım 🙏
YanıtlaSil🍀🦋🍀
Silfiliz hanım merhaba bilinçüstü-bilinçaltı dengesi konusunda bilgi verebilirmisiniz🙏
YanıtlaSilBilinç; an, bilinçaltı; geçmiş, bilinçüstü; gelecektir... Üç kavramda BİL mek kökünden gelir.
SilBilincin oluşabilmesi için; bilinçaltı ve bilinçüstü gerekir. Çünkü ANı belirleyen geçmiş ve gelecek arasındaki bilinçtir. An farkındalık ile algılanabilir ancak bilinçaltı ve bilinçüstünü algılayabilmek için sezgilerimize ihtiyacımız vardır. Bilinçdışından gelen bilgi ANda işlenir ve bilinçaltına aktarılır.
Bilinçaltı geçmişle ilgilidir ve geçmiş tüm yaşantılarımız bilinçaltımızda depolanır. Anılarımız ile ilgilidir. Ancak varoluşta her varlığın anıları yani bilinçaltı vardır ve tüm varlıkların bilinçaltı ortak bir bilgi alanı oluşturur; kolektif bilinçaltı... Sezgiler vasıtasıyla bilinçaltına yapılacak bir yolculukta var oluşa kadar gidilebilir. Bilinçaltında kaydolan her şey etkileşim halindedir ve sembolik olarak kodlanmıştır. Bu dönüşmüş enerjinin altında inançlarımız, alışkanlıklarımız, deneyimlerimiz ve bilgi birikimimiz bulunur.
Bilinçaltına inmek geçmişe yolculuktur ancak an bilinci oluşmuş bir kişinin geçmişle işi kalmaz çünkü an içinde geleceği yapılandırdığının bilincindedir.
Bilinç üstü kuantum alandır niyetlerimiz ve hayallerimiz ile şekillenir, gelecektir yani işlenmemiş saf enerjidir. Oraya ulaşabilmek için de bilinçaltından arındırılmış saf düşünce gerekir.
Zihnimizi bir bilgisayar gibi düşünmeliyiz; işe yaramayan dosyaları silmeli, sıfırlamalı ve yeniden başlamalıyız. Yani geçmişi serbest bırakmalı ve saf enerjiye odaklanarak bilinci AN da yeniden yapılandırmalıyız.