Bilinçlilik


Kalbimizin manyetik alanı ve zekası vardır. Kalp zekamızı kullanarak zihinsel ve duygusal olarak dengelenebiliriz. Dengelenme sonucu frekansımız yükselir ve bilinçli olarak farklı seçenekleri deneyimlemeye başlarız. 

Fiziksel deneyimi yaratan ve ölümsüz olan BİLİNÇ; enerji ve maddenin arkasındaki temel güçtür. 

Her birimizden yayılan enerji kolektif bilinci şekillendirir. Ortak bir niyet doğrultusunda bir araya geldiğimizde kolektif bilinç ahenkle titreşmeye başlar ve bu titreşim sonucu oluşan dalga boyları bizleri evrendeki uyumlu manyetik alanlar ile eşleştirir. Olumlu niyetlerimiz sonucu oluşan manyetik alanlar ortak bilinci yükseltir ve yükselişi tetikler. Bu yükseliş negatif alandan çıkış yapmamızı ve daha pozitif bir dünyayı yapılandırmamızı sağlar. Her şey birbirine bağlıdır ve birbirini etkiler. Bireysel değil toplumsal düşünmeliyiz. 

Holografik bir evrende yaşıyoruz ve hologram her parçanın özünde bütünün bilgisinin bulunması ve her şeyin birbiriyle bağlantı halinde olmasıdır. 

İnsan kalbinin potansiyelini keşfetmek üzere çalışan HeartMath Enstitüsü kalbimizin manyetik alanını ortaya koyan bir çok çalışma yaptı ve artık kalbimizde de beynimizdeki gibi nöronlar olduğunu ve kalbimizin manyetik alanının beynimizden daha güçlü olduğunu biliyoruz. 

Bilinçli bir çaba ile oyun kartındaki olayları değiştirebilir veya bazı olayların önüne geçebiliriz. Düşüncelerimiz ve deneyimlerimiz yoluyla bilinçli bir şekilde hareket edersek; yıkımların, savaşların, acıların önüne geçebilir ve güzel bir dünyayı yapılandırabiliriz. 

Hermes ‘yukarısı aşağısı gibidir, aşağısı yukarısı gibidir’ derken Evrende her şeyin bir bütünün parçası olduğunu, bütünden ayrı düşünülemeyeceğini ve parçada bütünün bilgisinin saklı olduğunu aktarır. 

Geçmiş, şimdi ve gelecek ana hatlarıyla bellidir. Ancak bilinçli bir çaba ile içinde bulunduğumuz anlam bütünlüğü değiştirilebilir. Bu değişim Kurtuluş Savaşımız ile kodlanmıştır. Kurtuluş Savaşımız tekâmül yolculuğunun şifreleri ile doludur. Cumhuriyet ve devrimler; değişim - dönüşüm ile ilgili ipuçları aktarır. Geleceği kollektif bilincin kararı şekillendirir ve biz bu temayı Kurtuluş Savaşımızda çok net görüyoruz. 

Bir kader programı olduğu doğrudur ancak seçme özgürlüğüne yani özgür iradeye sahibiz ve yaşamımızdaki ayrıntılar kesin olarak saptanmamıştır.

Tasavvufta 'yazılmış levha' anlamına gelen Levh-i Mahfuz Kainat Kitabıdır. Bu kitap olan ve olacak olan her şeyin bilgisini içerir ancak gezegen etkileri tüm toplumu etkileyen genel etkilerdir, kişiye özel değildir. Bu durum bizim seçme hakkımızın olduğunu gösterir. Gelen etkilere tepki vermek yerine bilinçli seçimler yaparak gezegenlerden gelen etkileri dönüştürebiliriz.

Geleceği hep birlikte şekillendiriyoruz. Yaptığımız her seçim o seçimle ilgili tüm paketleri açar. Bu durum sonucu beynimizde yeni yollar ve yeni genler oluşur. Zaman ve mekân yeniden şekillenir. 

İrademiz güçlendikçe düşüncelerimizi kontrol etmeye ve daha bilinçli adımlar atmaya başlarız. Düşüncelerimizi kontrol edemiyorsak etki- tepki dünyasında oradan oraya savrulur durur ve planladığımız yoldan uzaklaşırız. Arzularımız bizi yönetmeye başladığında gücümüzü kaybeder; endişe ve korku dolu bir hayat yaşamaya başlarız. 

Zaman anların toplamıdır ve ANda gözlemlediğimiz her ne varsa ona ANlam katarız. Hal içinde isek; ANlam katarak ANı hareketlendiririz ve ANlar bir araya gelerek zamanı oluşturur. Anlam katmaktan vazgeçer ve nötr kalabilirsek seyir başlar...

Gördüğümüz tüm bu evren bir yazılımdır ve dili; sembol ve kodlardır. Her maddenin enerjisi ile eşleşen bir kodu vardır. Algılarımız her an açıktır ve her an maddenin arkasındaki enerjiyi, kodu algılar ve görselleştiririz. Eşyanın Hakikati maddenin arka planındaki enerjidir.

Tüm gördüğümüz bu madde alemi mana alemine hizmet eder. Ancak bir çoğumuz ne yazık ki madde alemin kölesi oluyor ve mana dünyasından gün geçtikçe uzaklaşarak oyunun içinde kayboluyoruz. Rüya içinde rüya yaşamaya başlayarak yaşam amacımızdan uzaklaşıyor ve görevimizi unutuyoruz. 

Eski yaralarımız ve korkularımızla yüzleşelim ve şifalandıralım. Alışkanlıklarımızı gözden geçirelim ve artık bize hizmet etmeyen her ne varsa bırakalım. Şifa gerçekleştiğinde farklı bir zamana geçiş yapar ve yeni bir oyunu sahnelemeye başlarız. Yeni bir oyun; yeni keşifler demektir. 


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

21 Mart ve Türklük Bilinci

Dalga Çökmesi

İKİZ IŞINLAR