ÖZ'ÜN YOLCUĞU
Beden bir hapishanedir ve çoğu insan beden hapishanesinde ölür. Koşullandırılmış kod ve kalıplardan oluşan robotik bir zihin bedenimizi yönetir ve biz bu durumun kendi seçtiğimiz bir gerçeklik olduğunu düşünürüz. Oysa ÖZümüz ve potansiyelimiz bize dayatılan kalıpların ötesindedir. Özümüz ile bağlantı kurabilmek için zihnimize gözlemci olabilmeliyiz. Kendimizi bulmak üzere çıktığımız dünya yaşamında öz potansiyelimizin farkına vardığımızda kim olduğumuzu buluruz. Doğan Cüceloğlu'nun 'Savaşçı' kitabını okumanızı tavsiye ederim. Sevgili Doğan Cüceloğlu tam bir gönül insanıdır ve kitaplarının kişisel gelişimime çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.
Dünya oyunu duygularımızın bize ne anlatmaya çalıştığını anlama yolculuğudur bu yüzden içten içedir, hiçten içedir. Duygularınızın kaynağını düşündünüz mü hiç? Neden öfkeli, gergin veya hüzünlüyüz? Duygularımız bize ne anlatmaya çalışır ve biz anlamadığımızda hangi bedensel tepkiler devreye girer?
Bedenimiz sürekli değişir, tüm hücrelerimiz sürekli yenilenir. Özellikle 7. Mühür olan hipofiz bezimiz açıldığında yeni bir yazılım devreye girer. Sürekli değişip dönüşen bir bedenimiz vardır dolayısıyla kendimizi beden olarak tanımlayamayız. Aklımız, duygularımız, hislerimiz, düşüncelerimiz, zihnimiz, zihnimiz yoluyla oluşturduğumuz toplumsal etiketlerimiz de değişip dönüşmeye açıktır dolayısıyla kendimizi bunlarla da tanımlayamayız. Hepsi değişir, dönüşür o halde biz kimiz?
Tüm bu yolculuğun farkında olan ve gözlemleyen BİLİNÇ olabilir miyiz? Tüm kadim öğretilerde bu yüzden bir seyir yolculuğunda olduğumuz söyleniyor olabilir mi?
Duygularımız olmasa bu yaşama gözlemci olmanın bir anlamı olur muydu? Bu yüzden duygularımızı gözlemliyor olabilir miyiz? Duygularımız vasıtasıyla yaydığımız HİS doğrultusunda gerçekliğimizi yapılandırıyoruz. Dünyanın güzelliğini göremeyen, gergin, öfkeli, endişeli, mutsuz, şikayet eden, eleştiren insanlar hapishanededir ve bizi bu hapishaneden kurtaracak tek şey duygu ve düşüncelerimizi gözlemlemektir. Kendi hayatına gözlemci olmak büyük bir farkındalıktır ve farkındalık; yeni hayatımızı yapılandıracak, neşe, keyif, coşku içinde yaşamanın kapısını açacak olan bir anahtardır. Öz farkındalık yaşamın anlamını keşfetmemizi sağlar. Kendimiz olmayı başardığımızda bedenden çıkar, ben oluruz.
Hep birlikte titreşerek gerçekliği yapılandırırken birbirimizin hayatına anlam katıyoruz. Hep birlikte bütünü oluştururken duygusal devinimler yaşıyor, bu devinimler sonucu hislerimiz yoluyla bir frekans yayıyor ve deneyimleyerek öğreniyoruz.
Hüzün, bıkkınlık, çaresizlik, suçluluk, kin, öfke, düşmanlık, kıskançlık gibi düşük titreşimli duygular ile boğuşuyorsanız özünüze hicret edememişsiniz ve beden hapishanesinde tutsaksınız demektir. Depresyonda iseniz özünüz hapishaneden çıkmanız için mesaj gönderiyor demektir. Yaşam daima ÖZünüze doğru yönlendirir. Yaşama anlam katan sahip olduğumuz şeyler değil inanç ve değerlerimizdir. İçimizdeki zenginliği keşfettiğimizde mucizelerin kapısı açılır ve keşif yolculuğumuz başlar...
Varoluşun saf farkındalığı ile titreşmeye başladığımızda çevremizi etkilemeye başlarız. Minnet ve şükran duyguları ile titreştiğimiz için niyetimizin saflığı doğrultusunda insanları hayatımıza çekeriz.
Sevgiyle kalın.
Filiz Okur Yılmaz
YouTube Kanalım
🍀🌈🍀Hocam minnettarım, teşekkürler 🙏
YanıtlaSilTeşekkürler 🍀🕊
SilTeşekkürler 🌹
YanıtlaSil🙏🌻
Sil