Ruhsal Yolculuğun 12 Aşaması
Mucizelerle dolu gizemli bir yolculuktan bahsetmek istiyorum bugün; yaşam yolculuğumuzun 12 aşamasından. Bu aşamaları 12 sarmallı DNA, 12 burç, 12 gezegen ile ilişkilendirebilirsiniz. Bu döngü yengeç burcu ile başlar ikizler burcu ile son bulur ve her burç alınması gereken derslerle ilgili bilgiyi kodlar.
1. Aşamada; Yolcu bedeni dolayısıyla duyguları deneyimlemeye başlar, ben bilinci gelişmediği için sezgileri güçlüdür.
2.Aşamada; yolcu ben demeye başlar ve bedensel hazlar ortaya çıkar. Ruh ve beden birlikteliği yerini zihnin hakimiyetine bırakır. Enerjisel formlarla ilişkisini kestiği için de kendini dünyasal karmanın tam ortasında bulur ve düşüş başlar...
3. Aşamada; Yolcu bireysel bağımsızlığını devam ettirebilmek için bedeni ve beden sağlığını fark ederek beden odaklı yaşamaya başlar ancak bu süreçte ruh ile beden arasındaki ilişki de kopar. Bedenine hizmet etmeye başlayan yolcu kendisine hizmet edilmesini ister. Kibir ve arzu egoyu besler, ilahi doğasından uzaklaşır ve beden hapishanesinin kölesi olur. Esaret hastalık, yorgunluk ve tükenişi tetikler. Cennet algısı yerini cehennem algısına bırakır...
4. Aşamada; yolcu tükenmişlik ve çaresizlik hissiyle beraber ne kadar yalnız olduğunu da fark eder. Beden ruh olmadan eksiktir ve sağlıksızdır. Kaybettiği değerleri aramaya başladığında ruhu ile olan bağlantısını nasıl kopardığını anlamaya başlar...
5. Aşamada; yolcu beden ile yaşadığı her deneyimde eksik olduğunu kavramıştır ve sevginin peşindedir. Sevgiyi ararken kendi kalbinin derinliklerine doğru yol almaya başlar ve dış dünyada aradığı eksik parçanın kendinde, kendi kalbinde olduğunu kavrar. Bu kavrayış ona fani olan bir bedene nasıl tutunduğunu ve hapsolduğunu gösterir ki bu durum yeni bir idrak sürecini tetikler.
6. Aşamada; Ruhu fark eden ve ölümlü olan bedenle yol almayı bırakan yolcu yüzünü mana dünyasına döner ancak burada da büyük bir yanılgı onu beklemektedir. Manaya madde ile ulaşmaya çalışmaktadır ancak ilahi sistemin yardımı gecikmez ve bu aşamaya gelen yolcunun eli tutulur. Geçmiş ve gelecek algısından kurtularak kendini akışa bırakmayı başarabilirse aydınlanma yolculuğu başlar
7. Aşamada; Büyük öğretmen satürn devreye girer; arınma ve saflaşma için zorlu sınavlar başlar. Bilinçli farkındalık yolundaki yolcu kaybettiği yeteneklerini keşfetmek, özdeğerinin, özsevgisinin, özsaygısının farkına varmak, kendi elleriyle yarattığı karmayı temizlemek ve bedenini fizikötesi aleme taşımakla yükümlüdür. Yani ne ektiyse biçer, ilahi adalet ile sınanır.
8.Aşamada; Kaostan düzene götüren ilahi bir yolculuk başlar. Bu süreçte BEN bilincinin yerini BİZ bilinci alır. Bu aşamada Uranüs devreye girer ve aşırılılıkları görmesini sağlar. İşte sahte peygamberler, tanrıçalar, tanrılar, üçler, beşler, kırklar ve mehdiler bu aşamadaki aşırılıkları gösteren en güzel örneklerdir. Tüm bu kodlar içseldir ve esas olan kodlar açıldıkça ortaya çıkan hallerdir. Karmanın yöneticisi Uranüsün sert tavrı aşırı uçları beslerken değerleri de altüst eder ve yıkar. Burada mesele dengede kalabilmektir. Beden dışı deneyimlerin arzulandığı bu aşamada ilişki ve evlilikler de yıkılır.
9. Aşamada; manevi egoya kapılmadan İçsel dönüşü sağlayabilenler sezgi ve yeteklerini güçlendirirler, karmayı temizlerler ancak kalabalıklar içinde yapayalnız olduğunu hissederler. Bilgisi nedeniyle korunduğunun farkındadırlar. Kontrolcülük ve Güç arayışı yerini derin düşünceye bırakmıştır. Bu aşamada Neptün devreye girer içses güçlenir, yolu gösteren ve aydınlatan içsel güçler ortaya çıkar yani içsel güçler yolu aydınlatmaya başlar ki gerçek uyanış budur. Yani kendini mehdi, tanrı, tanrıça sananlar ne yazık ki uykudadır...
10. Aşamada koç doğar. Koçun doğumu matrixten çıkıştır ve bu aşamada mars gezegeni etkilidir. Yeni hayatın başlangıcı olan bu aşamada tüm korkular masaya yatırılır ve çözümlenir. Hatalardan, karmadan özgürleşme kendini mantıklı bir şekilde değerlendirmenin sonucudur. Burada kişi birliğin farkındadır eril ve dişil yanı dengelenmiştir ve yeni bir kapı açılır. Koç göksel kuzudur, boynuzu yer ve gök arasındaki bağlantıyı simgeler, altın oranın sembolüdür.
11.Aşamada; Altın oranı algılayan yolcu ikilikleri birler ve her şeyin aslında muhteşem olduğunu bu muhteşemliği bozanın bedene hapsolmayı tercih eden ve ben bilinci ile hareket eden kendisi olduğunu, tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu derin bir şekilde kavrar.
12. Aşamada; İkilik bitmiş ikizler bedende birleşmiş ilahi üçlü yapılandırılmıştır. Madde ve mana dünyaları arasındaki Gel - gitler bitmiş ve yolcu madde ve manayı varlığında birleyerek dengede, neşe, keyif, coşku içinde anlamlı bir hayat yaşamaya başlamış dünyada cenneti yapılandırmıştır. Burada ego ile ilişkili Jüpiter ve evrensel bilgi ile eşleşen Merkür iki alt kişiliği birleştirerek bütünleştirmiştir. Artık Kıvrak bir zekaya sahip olan Yolcu kendisinin de bir alt bilinç olduğunu kavradığında bağlı olduğu bilinç ile doğrudan bağlantıya geçer ve dünyadan çıkış yapar. Ancak süreç devam eder ve yolcu bir üst boyutta tekamülüne devam eder...
Bu 12 aşamayı yengeç burcu ile başlayıp ikizler burcu ile biten döngüyle de eşleştirebilirsiniz.
Arınıp saflaşarak kısıtlı zaman algısından özgürleşmeye başladığımızda dünyamızın titreşimi de yükselir. Camın buharını sildikçe net bir görüş açısı elde edilir. Başını sık sık gökyüzüne çeviren ve mavi enginliklere dalıp gidenler yüksek titreşimli dalgaların dünyaya erişimine şahitlik ederler. Gözle görülemeyen ancak derin bir bilgelikle hissedilebilen bu değişimi anın merkezinde olanlar sessizce gözlemler ve sessizce beklerler.
Şimdi hep birlikte yaşadığımız deneyimlere ve bu deneyimler esnasında ilişki kurduğumuz insanlara odaklanalım ve bize hangi mesajı verdiğini, hangi dersi öğrettiğini sorgulayalım. Yaşadığımız deneyimler ve karşılaştığımız insanlar sadece bir raslantı mıdır? Bu raslantılar gizemli bir şekilde bizi tam da ihtiyacımız olan deneyimlerle buluşturuyor olabilir mi?
Kardeş olmak, arkadaş olmak, eş olmak, toplumda bir statüye sahip olmak, anne- baba olmak hepsi bir deneyimdir ve hepsi birşeyler öğretir. Toplum içinde varolmayı öğrendiğimizde farklı bir kapı açılır ve varlık nedenimizi sorgulamaya başlarız. Bu yolculuk dış dünya ile alakalı değildir, içseldir dolayısıyla iç içe geçmiş evrenlere giden uzay gemileri yoktur bu evrenlere kalbimizin titreşimi yoluyla yayılan frekansımız vasıtasıyla ulaşırız. Kapıların Anahtarı; yaydığımız frekanstır.
Ruhsal alemde yol almaya başladığımızda; ihtiyacımız olan öğretmenler, rehberler ve üstatlar ile karşılaşırız.
Eşyanın hakikatinin enerji olduğunu kavradığımızda; yaşadığımız tüm etkileşimlerin ve deneyimlerin kalbimiz vasıtasıyla yayılan frekansımız doğrultusunda şekillendiğini fark ederiz ki bu farkediş enerjimizi kontrol etmeyi öğrenmemizi ve farkındalıklı seçimler yapmamızı sağlar. Ne der Farabi
'Varmısın ki yok olmaktan korkuyorsun?
Eşyanın hakikati; titreşim, frekans ve enerjidir.
Gerçekliğin temeli ise bilinçtir. Enerjiye şekil veren; bilinçtir. Dolayısıyla gerçeklik bilincin bir ürünüdür. Dış dünya bilinçli zihinler tarafından algılanıp yorumlandığı için vardır.
Seçimlerinizi sorgulayalım, seçerken gerçekten bilinçli miyiz? Etki- tepki dünyasından sıyrılarak farkındalıklı seçimler yapabiliyor muyuz?
Kaostan düzene giden bir sürecin içindeyiz. Kaos kaçınılmazdır çünkü benlik algısı ile hareket edenler savaş ve çatışmaları körükler. Bireysel güce değil ruhsal olarak evrimleşmeye odaklanmalı ve muhteşem senfoninin farkına vararak birlik bilinci ile hareket etmeliyiz.
Özfarkındalık ile hareket edenler yani bilinçli olanlar çoğaldıkça dünyanın titreşimi yükselir ve yeni bir yazılım devreye girer.
Enerjiyi kullanmayı ve paylaşmayı öğrenen insanların sayısı arttıkça sevginin, paylaşmanın ve bağ kurmanın anlamı ortaya çıkar.
Yaşamını pozitif yönde dönüştüren ve sevginin anlamını keşfeden insanlar çoğaldıkça değişim ve dönüşüm hızlanır.
Duygular sorgulandıkça dramalar biter ve farkındalık artar. Bilinçli insanlar daha üst düzey bir varoluş halini deneyimlemeye başlar.
Bilinç geliştikçe eşzamanlılıklar, tesadüfler, sezgiler, ilhamlar artar sorularımıza cevaplar almaya ve işaretleri yorumlayarak sembollerin dilini okumaya başlarız. İçsel rehberlik devreye girer ve yolculuğumuzda bize eşlik eder.
İlişkilerimiz enerji alışverişini öğrenebilmemiz, içimizdeki gücün farkına varabilmemiz ve alma verme dengesini yapılandırabilmemiz için planlanır. Bağımlılığın yerini sevgi aldığında denge kurulur. Bu denge dünyada cenneti yapılandırır. Çatışma ve güç mücadelesinden özgürleşmek ve sevgiyi seçmek bedenimizi enerji ile doldurur. Bu enerji beden titreşimimizi yükseltir bedenimiz esnekleştikçe yüksek titreşimli boyutlara uyumlanmaya başlarız.
Deneyim ve dersler ruhun gelişimi için planlanır ve gereken dersler alınmadan bilinç yükselmesi olmaz bir başkası bizim bilicimizi yükseltemez, yaşanmışlık gerekir.
Her şey ilahi benliğe yaklaşabilmemiz için planlanır, herşey gelişip dönüşebilmemiz içindir ve titreşimimiz yükseldikçe çözüm yolları gelir. Uyandırma çalışmaları daima netlikle sonuçlanır
Bilinçsiz bir zihinde farkındalık yoktur, sinema salonunda otururken filmi izler, acı çeker ve film karakterleriyle özdeşleşir. Ancak uyanık bir bilinç yeni oyunu saneye koyar.
Zihin sakinleşince ruhun sesi duyulmaya başlar. Ruh yaşanan her şeyin bir deneyimden, dünya hayatının oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu bilir!
Zihin, insan ve olaylara odaklıdır ve sürekli sorar; "O bana bunu neden yaptı?", "Neden bana kötü davrandı?", "Neden beni sevmiyor?", "Bana ne demek istedi?"
Akıl huzura erince kişi sakinleşir, suskunlaşır, yalnız kalmaktan zevk almaya başlar, gereksiz olduğunu düşündüğü insanları hayatından çıkarır ve doğada rahat eder. Doğayla bütünleşmek Hakikat'i idrak etmektir.
Denizde yüzmek, toprağa basmak bu yüzden şifalandırır. Doğadaki her bozulum insan bilincini ve bedenini etkiler. Doğa sevgi üzerine yapılandırılmıştır ve doğaya uyumlanan sevgi ile titreşmeye başlar. Doğadaki sakinliği gözlemleyin ve doğadan sakin ve huzurlu kalmayı öğrenin. Hızır huzurdur ve huzur varsa Hızır gelir.
Sevgiyle kalın...
🍀🏝🍀👏👏
YanıtlaSil🌈💫
Sil