Kayıtlar

İKİZ IŞINLAR

Resim
Dünyayı kurtarmak gibi bir beklenti içindeyiz ancak dünyamız yanılsamalar ile dolu bir sahnenin parçasıdır sadece. Yanılsamalardan ibaret olan bu kaos ve çatışmalardan kurtulmanın yolu ise içe dönmekle mümkündür. Devrim peşinde koşuyoruz ancak dünyamız içsel evrimle kurtulabilir, dışsal devrimle değil... Kurtuluş; bilincin yükselmesi ile gerçekleşir. Boyutlar iç içedir ve her bilinç sıçraması bir üst boyutun kapısını açar.  Hep birlikte hakikatin ışığı ile hizalanır, ZİHİN - BEDEN - RUH birliğini kurarak sevgiyle titreşebilirsek eski dünya sahnesi kapanır ve yeni dünya sahnesi açılır. Bu bir doğumdur... Yeni dünya yükselen bilinçler ile doğar. Eski dünyayı kurtarmayı, eski anı, olay ve insanlara tutunmayı bırakan yeniye adım atar.  Öyle bir dönemdeyiz ki saflar arasındaki uçurum gittikçe artıyor. Sevgi ve barışı seçen insanlar elele tutuşmuş dünyayı yükseltirken düşük titreşimli, kaos ve kavgadan beslenen, öfke, kin, düşmanlık ve nefreti körükleyenler 3D bilincine hapsoluyor. ...

YÜKSELİŞ YOLU VE YENİ YAZILIM

Resim
Ruhsal uyanışın getirdiği sancılar duvarları yıkar ve yeniden doğuşu tetikler. Bu süreçte duyguların değişip dönüşerek sevgiye evrilmesi hedeflenir bu yüzden de süreç bizi gölgelerimizle yüzleşmek zorunda bırakır ki ruhumuz gerçek amacını bulabilsin. Dünyada tesadüfen bulunmaz ve titreşimimiz yükseldikçe kim olduğumuzu ve neden burada olduğumuzu hatırlarız... Yaşadığımız tüm deneyimlerin İlahi Planın bir parçası olduğunu fark etmek büyük bir bilinç sıçraması yaşamamızı ve büyük planın ritmine güvenerek yol almamızı sağlar...  Her adımda desteklendiğimizi hissetmek, teslimiyet bilincinde kalabilmek ve şükredebilmek yaratıcı gücümüzü fark etmemizi ve ilahi amacımızı keşfetmemizi sağlar... Sezgilerimiz ve hedeflerimiz hizalanmaya başladığında; bakış açımız değişir ve yolumuz yeniden yapılanır. Kurtuluş zincirleme bir reaksiyonu tetikleyerek bir çok kişinin özgürleşmesini sağlar. Hatırlayanlar çoğaldıkça parçalar birleşir ve puzzle tamamlanır. Yeniden keşfetmez sadece hatırlarız. Her ş...

Sevginin Gücü

Resim
Kuantum bir alanda dalgalar dünyasında yaşıyor ve duyularımız vasıtasıyla kuantum alanla iletişim kurduğumuz için kendimizi kuantum alanın bir parçası gibi algılıyoruz. Oysa var sandığımız bu alem sanal bir matrixtir. Elektrik sinyallerine ve dijital bilgiye dönüşen düşüncelerimiz vasıtasıyla iletişim kurduğumuz bir simülasyonun içindeyiz... Duyularımız yoluyla bu üç boyutlu sistemi algılar ve zihnimiz yoluyla da yaşarız. Gerçekmiş gibi yaşayarak deneyimler ve alınan bilgiyi kaydederiz.  Bu simülasyona ruhsal boyutta kendi yazdığımız bir kader planını gerçekleştirerek frekansımızı yükseltmek için gönüllü girer ve sanal bedenler vasıtasıyla deneyimleyerek öğreniriz. Deneyimlerimizi kendimiz seçeriz.  Bedenimiz biyolojik bir robottur. Bedeni yöneten beyin senaryoya uygun bir kişilik oluşturur. Beyinde deneyimlemek istediğimiz duygularla ilgili her açılım şifrelenerek kaydedilmiştir ve deneyimler yoluyla bu kayıtlar açıldıkça beyin ışıldamaya başlar.  Beyne yüklenen kodlar c...

70 BİN CENNET EHLİ

Resim
Hesapsız, azapsız cennete girecek 70 bin kişi olduğu rivayet edilir. Rivayete göre bu 70 bin kişi; büyü yapmaz, yaptırmaz, uğursuzluğa inanmaz ve Rablerine güvenirler... Bilinçaltı mağaramıza çekilip uykuya daldık ve bu süreçte: Köklerimizle bağlantı kurduk, ruhsal hafızamıza bağlanarak ARINDIK, TEMİZLENDİK, SAFLAŞTIK... Evrensel hakikati kavrayarak İLAHİ AKIŞ İLE UYUMLANDIK... Sezgilerimizi aktifleştirerek hayatımıza gözlemci  olduk; İLETİŞİM VE  YÜKSEK REHBERLİK AKMAYA ve KALP MERKEZİMİZ İLAHİ SEVGİ İLE PARLAMAYA BAŞLADI... Zaman ve mekan algısından sıyrılarak her defasında kendimizi seçtiğimiz için KENDİ  GERÇEĞİMİZİ YARATMA GÜCÜNÜ ELDE ETTİK... Gücümüz bedenimizi değiştirdi, dönüştürdü ve esnekleştikçe TANRISAL KODLAR AÇILDI... Yüksek boyutlu frekanslara uyumlanabildiğimiz için  MUTLAK BİLİNÇ İLE VAR OLMAYA BAŞLADIK... Matrix den çıkış yaptığımızda; doğa anayla,  dünyamızla uyumlandık ve derin nefesler almaya başladık. Bu uyumlanma; herşeyin birbirine nasıl ...

Dalga Çökmesi

Resim
5 köşeli yıldız duyularımızın aynı zamanda dişil enerji Venüsün sembolüdür; dokunma, tatma, görme, duyma, koklama ile şekillenen gerçekliktir. Yıldız bacak ve kollarını açmış bir insana da benzetilir. İnsanı duyular yönetmeye başladığında yıldız ters döner ve baş kısmı altta kalır, sadece maddeler dünyasından beslenmeye başlar; bu şeytan bilincidir. Bilinç fiziksel dünyayı etkiler... Maddenin doğası gözlemci etkisine göre değişir... Etki- tepki dünyasını fark ederek duygu, düşünce ve hislerimize gözlemci olmayı başardığımızda, madde ve mana alemini dengeleyerek duyuların üzerine çıktığımızda; HİLAL AY parlar. Her şey zihinde varolur ve düşüncelerimiz gerçekliğimizi yaratır. Bu yaratım zihnimizin madde ile işbirliğinin bir sonucudur. Madde ile işbirliği yapan zihnimiz; kurşunu altına çevirmek üzere deneyimler ve bu deneyimler bizi ebediyete ulaştırır. Yükseliş; ateş elementi ile gerçekleştiği için ateş tarlasından geçmek gerekir ki bu durumda acı dolu deneyimler kaçınılmazdır. Ateş tarl...

♈ TÜRK- KOÇ- ALTIN ORAN- ZÜLKARNEYN

Resim
Manas Destanı Türk devletlerini kuran boy ve kabilelerin hayatına, gelenek ve göreneklerine ışık tuttuğu için Türk Tarihi açısından büyük öneme sahiptir. Destanda Manas ve arkadaşları Altay  çevresinde ülke sınırlarını belirlemek için sefere çıkarlar ve Orhun Nehri’nin yakınlarında bir yere gelirler. Av hayvanlarının çok olduğu bu güzel ormanlık alan tasvir edilirken TÜRK kelimesi kullanılır.  Manas Destanı’nda; güzel, iyi, büyük anlamında kullanılan Türk kelimesi; güç, kuvvet, kudret anlamına da gelirdi. Bu yüzden daha sonraki dönemlerde kavim adı olduğu düşünülmektedir.  Ağaç motifi Türklerde kutsal sayılırdı ve önemliydi. Uygurların Türeyiş Destanı’nda da ana motif ağaçtı ve Uygurların dedelerinin ağaçtan türediğine inanılırdı. Ağaç sevgisine önem veren Türklerde ağacın inanç sisteminde de önemli bir yeri vardı. Ağaçtan türeme inancı Türk boyları arasında hâlâ devam etmekte ve yaşlı ağaçlar kutsal sayılmaktadır. ANA AĞAÇ ve ATA AĞAÇ kültü devam etmektedir. Özellikle ka...

AŞK SÖYLETİR

Resim
  Ruhumuzun huzur bulması için HAKİKATİN peşindeyiz, aslında kendimizi arıyoruz. Anlam arayışımızın sebebi; anlamlı bir hayat yaşama isteğimizden kaynaklanıyor. Hakikati arayış yolculuğumuz öylesine sihirli ki bizi şifalandırırken geçmiş ve gelecek algısından çıkarıyor ve anda kalmamızı, farkındalıklı yaşamamızı sağlıyor. Ulaştığımız farkındalık nefes alış - veriş şeklimizi bile değiştiriyor. Kısa - kesik nefeslerin yerini VAR OLMANIN HAZZI ile titreşen derin - uzun nefesler alıyor.  Geldik ve gidiyoruz baki kalan bu kubbede bir hoş seda bırakmaktan başka ne amacımız olabilir ki? Ne der Yunus Emre; "Sular hep aktı geçti Kurudu vakti geçti Nice han, nice sultan Tahtı bıraktı geçti Dünya bir penceredir Her gelen baktı geçti" Hedefimiz ASİL olabilmek değil midir? Sahip olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda değil midir?  "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!" demez mi ATAM? Mütevazilik değil midir değerimizi arttıran ve iyilik değil midir ...